blogger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blogger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2014 Salı

Blog Yazmaya Başlamak Ve Sürdürmek İçin Öneriler


2006'da blog sayılabilcek Yahoo 360 diye bir servis ile blog yazmaya başladım. 2007'den beri düzenli blog yazıyordum.

Ancak blog yazmak benim için büyük bir yenilik değildi. 90'lı yıllarda İnternet kullanan herkes gibi benim de bir kişisel sayfam vardı. Doğrusunu isterseniz son derece zor düzenlenebilen, içerik eklemesi oldukça zor bir şeydi. 1991 yılından beri çeşitli bilgisayar dergilerinde makalelerim yayınlandı. İçlerinden benim için en özel olanı PC Günlüğü'ydü. Ardından, 1996 yılında Amatör Telsiz derneğimizin yayın organını geliştirme fikriyle yola çıkıp, İnternet üzerinde Antrak Gazetesini yayınlamaya başladık. Ben de hem editörlük, hem gazetenin hazırlanıp web üzerinde yayınlanması işini 6 yıl kadar sürdürdüm. HTML ile Netscape editörünü kullanarak gazeteyi hazırlamak oldukça zahmetliydi. Bu arada ben de bol, bol yazı yazdım Antrak Gazetesi'ne.

Bir süre sonra blog yazmak için pek çok imkan ortaya çıktı. Ancak Blogger son derece kolay ve bedava yer sağlayınca ister istemez tercihimi bu ortamda yaptım.

Bir blogger ne yazar?
Ben kendi deneyimlerimi ve öğrendiklerimi yazıyorum. Kimi zaman hikayeler geliyor aklıma hemen burada anlatıveriyorum. Teknolojik gelişmeleri de blogumda anlatıp yorumluyordum ama sonra bunları başka bir bloga taşımaya karar verdim. Böylece http://dgunu.com doğdu. Kendimce yeni öteberi hakkında yorumlar ve tanıtımları orada yapmaya başladım. Trafiği ilginç bir site. Güncele ağırlık vermek zorunda olduğum bir yer oldu.

Kendim için yazıyorum genellikle. Çok unutkan olduğum için bulduğum kolaylıkları buradan paylaşıyorum ki unutmayayım. Özellikle "nasıl yapılır?" sorusuna cevap olan içeriklerime ilgi fazla. İnsanların da gelip bu içeriklerden faydalanmaları hoşuma gidiyor.

Karton uçak yapımından, ödev yazarken kağıdın altına koymak için hazırladığım çizgili kağıda, uydu anten kablosu ile kablo TV kablosunu nasıl tek kabloya indirdiğimden, felsefi birikimlerimi paylaştığım yazılara kadar bir çok konuda yazıyorum. Okuyan olduktan sonra daha da yazarım.

Peki, blog yazmak ve bu uğraşı sürdürmek için neler yapılabilir?


Blog Yazmak ve Sürdürmek İçin Öneriler:

1. Düzgün bir içerik yönetim sistemi seçin.
WordPress iyi bir seçenek olabilir. Dilerseniz kendi sunucunuz ve alan adınız ile yayın yapmanız mümkün. Kullanımı kolay. Görünüm değiştirebilmek için pek çok seçenek var.
Blogger bir diğer seçenek. Kullanım burada da kolay. Kendi alan adınızı alıp kullanmak kolay. Kendi sunucunuzu kullanmak mümkün değil. Ancak bu iyi sayılabilir. Sunucu için masraf yapmaya gerek kalmıyor. Google Bloggeri geliştirmeyi çok yavaşlattı. Ancak içeriğinizi yedekleyip, başka bir servise taşımak mümkün. Başka seçenekler de var. Tumblr da bunlardan biri. Pekala bunu da kullanmak mümkün. Çok esnek değil ancak bir seçenektir.

2. Hakkında Kısmını Boşvermeyin!
Blog yazarken sizi merak edenlerin bu merakını azımsamayın. Okudukları içeriğin kimin tarafından oluşturulduğunu merak eden kişilerin hakkında kısmına baktıklarını unutmayın. Sanal bir kişi oluştursanız veya mahlasla yazsanız bile böyle bir kısım ayırmak olmazsa olmazlardan. Ayrıca size ulaşmak isteyebilecek PR ajansları da bu sayfada vereceğiniz mail adresiniz ya da mesaj formu üzerinden size ulaşacaklardır.

3. Tasarlayın
Kafanızda 10-20 arası farklı konu düşünüp bunlar hakkında yazın. Daha sonra hangilerinin daha çok ilgi çektiğine göre yazmayı daha çok ilgi çeken konulara kaydırabilirsiniz.

Çok aranan kelimelere yoğunlaşarak SEO yapabilirsiniz. Bu trafik getirebilir ancak iyi içerik de fena trafik getirmez. Bu arada hem iyi içerik hem de çok aranan kelimelere yoğunlaşabilirseniz çifte ekti yaratabilirsiniz.
Kelime bazlı yazacaksanız üzerinde duracağınız kelimeleri https://adwords.google.com adresinden incelemeyi öğrenmeniz gerekiyor.

4. Yüksek Kaliteli İçeriğe Odaklanın
Yazdıklarınız başkalarının işine yarayacak, keyifle okunacak türde olsun. Kaliteli ve nitelikli içerik üretin. Değerli deneyimleriniz başkalarının da işine yarayabilir. Bu tür paylaşımlar yaparsanız okunur.

Düzenli olarak yazın. Kendinizi unutturmamanız takipçilerinizin aklının bir köşesinde yer etmenizi sağlayacaktır. Ancak bunun için sürekli olarak kafanızı ne yazsam sorusu ile meşgul etmeniz ve çalışmanız gerekecektir.

5. Görsel Kullanın
Blogunuzu görseller ile desteklemeniz okunurluğunuzu artırır. Kullanım için bedel istenmeyen (royalty-free) fotoğraflar kullanabileceğiniz gibi kendi görsellerinizi Gimp gibi açık kaynak bir yazılımla oluşturabilir, ya da fotoğraflarınızı çekip kullanabilirsiniz. Parayı bastırıp fotoğraf da satın alabilirsiniz bu tamamen size kalmış bir durum. Yazıyorum çünkü yurt dışında iddialı olarak bu tür blog yazanlar stock fotoğraf satın alıp bloglarında kullanabiliyor. Bedel istemeyen fotoğrafların kullanılması halinde sahiplerinin linklerini vermeyi unutmayın.

6. Diğer Blogları Okuyun
Sırf yazıp durursanız, bir süre sonra kendini tekrar etme tehlikesi var. Okumak bunu aşmanıza yarayacaktır. Okumuşken başka yazarların bloglarını okuyarak hem kendi dimağınızı zenginleştirir hem de başkalarının emeklerini değerlendirmiş olursunuz. Aynı tür okuyuculara yönelik yazan blogları takip edin.

7. Haftada Birkaç Kez Yazın
Ölü Blog Sendromundan kurtulmak için haftada en az bir kez yazmanız gerekir. Düzenli olarak yazın. Bu körelmenizi de önlemiş olur. Giderek daha kolay yazdığınızı daha iyi okunur içerik ürettiğinizi göreceksiniz. Bunun için tek yapmanız gereken sürekli yazmak.

Birisi yıllardır dokunulmamış bir bloga girdiğinde içerik ne kadar ilginç olursa olsun olumsuz etkilenecektir. Okurlarınız Fatiha okuyup birer birer uzaklaşsın istemiyorsanız devamlı olarak yazmanız gerekiyor.

8. Blogunuzu Tanıtın
İçeriğiniz ne kadar güzel ve ilginç olursa olsun eğer tanıtım yapmazsanız istediğiniz etkiyi göremezsiniz. Diğer bloglarda, sosyal medya sitelerinde tanıtımınızı yapmayı unutmayın. Okur gönderen sitelerde yazılarınızı duyurun. Blog ağlarına, gazete sitelerinin sağladığı tanıtım imkanlarına katılın ve kullanın.

Sadece organik trafik (arama makineleri) ile gelenler ile yetinirseniz çok ilginç içeriklerinizi pek çok okur görmeyecektir. Okunmayacaksa neden yazıyorsunuz?

9. Listeler Oluşturun
Listeler içeren blog gönderileri daha çok dikkat çeker. Okunurluğu artar. Sade, anlaşılır içerik yerine ağdalı paragraflar arasında kaybolmak okurların istemediği bir durumdur.

10. Devamlı İşiniz ile İlgili Yazmayın
İş ile ilgili bloglar iyidir hoştur da arada sırada boş zaman uğraşlarınız (Hobileriniz), aileniz hakkında yazabilirsiniz. Böyle yazılar da gayet güzel okunur.

11. Olumlu Olun
Olumsuz içerik yazarsanız okuyanların yaşam enerjisini boğabilirsiniz. Kimse içini karartsın diye sizin yazılarınızı okumaz. Tamam, kişisel gelişim goygoycuları gibi pohpohlamayın kimseyi ama iç karartıcı yazmak yerine insanın içini kıpır, kıpır yapan hayat enerjisini canlandıran yazılar hem çok okunur hem de sosyal medyada çok paylaşılır.

12. Politikadan Uzak Durun
Özelikle bir politik görüşü savunan blog yazmıyorsanız politikadan uzak durmanız iyi olacaktır. Politikacılar siz istemeseniz de politik konuları her gün gözünüze sokacaklardır. Oysa okurlarınız kendi istekleri ile sizi okuyorlar. Boşuna bitmez, tükenmez politika meseleleri ile blogunuzu doldurmayın. Güncellikleri çabuk tükenir. Kısa sürede çöp içerik haline gelir. Dini, Fanatik futbol destekçiliği gibi konular için de aynı durum geçerli.

13. Yükü Paylaşın
Yazmayı sevmiyor olabilirsiniz. O halde blogunuzu çok yazarlı bir hale getirebilirsiniz. Başkalarını organize edip çok yazarlı bir blog oluşturabilirsiniz. Ancak bu fazladan bir iş yükü getirecektir. Kolay olmadığını bilin. Diğer yandan böyle bir girişimde herkes işin bir ucunu tutacak olursa müthiş bir sinerji yakalayabilirsiniz. Ancak doğru kişileri seçmek için dikkatli olmanız gerekecektir.

14. Para Peşinde Olmayın
Herkes bloğundan para kazanmak isteyebilir. İmkansız değildir ancak geçiminizi blogdan gelecek para ile sağlamanız mümkün değil. En azından içerikleriniz ve gelenlerin reklamlara tıklaması ile bunu başarmak pek mümkün görünmüyor. Günlük 5000-15000 tekil ziyaretçi almanız haline dişe dokunur bir gelir elde edebilirsiniz. Ancak sürdürülebilir bir trafik akışı sağlamak için bir basın organı gibi çalışmanız gerekebilir. Bunu becerip devamlı iyi gelir elde edebilen bir blog yok. Varsa beni uyarın, nerede yanlış yapıyoruz yeniden değerlendirelim.

Para kazanayım derken blogunuzu reklamlarla kapladığınızda okurlarınızı boş yere sinirlendirebileceğinizi de unutmayın. Okurlarınız olmadan blogunuzun da fazla bir anlamı yok.

Dipnot:
Bu yazıyı hazırlarken http://www.prdaily.com/Main/Articles/577ecc3b-1190-416d-ab85-62b7588b3085.aspx# adresindeki gönderiden fazlasıyla yararlandım. Ancak ortaya farklı bir içerik çıktığını da söyleyebilirim. İnanmazsanız linke bakın ;)

11 Şubat 2014 Salı

DGünü 1 Yaşında


14 Ocak 2013 tarihinde D Günü blogumu açtım. Friendfeed oldukça sönükleşmişti. İlginç bulduğum öteberiyi  eskiden orada paylaşırdım. "Bari kendi blogumda yazayım, ilginç bulduğum teknolojik ürünleri" diye düşündüm. Sonra kısa "kısa yorum yapacağım aynı zamanda yeni teknolojik cihazları (zamazingo) anlatacağım bir blog yapayım" dedim. Blogu açarken de, dgunu.blogspot.com oluversin adı diye düşünüp, ismini de öyle seçtim.

Daha sonra bir Google PR (Sayfa Sıralaması - Page Rank) güncellemesi aldı blog. PR3 olunca heveslenip bir alan adı aldım. Şansıma dgunu.com alınmamıştı. Ardından, bir ara bir slogan buldum bloguma: "Sayısal dünyanın gelişmelerine çarpık bir bakış!" Ancak, gelin görün ki bu sefer ancak PR1 olabildi blog. Neyse önemli değil.

Bloga bir de logo uydurdum kendimce. Şaşı bakan gözlüğün arkasındaki gözler. Öyle profesyonel bir şey değil. Ama ben yaptım. Bir yılda 291 yazı yazmışım. 120 bin tekil ziyaretçim olmuş. Fena sayılmaz.

Bir ara yolunuz düşerse beklerim. http://www.dgunu.com


29 Kasım 2013 Cuma

Blogger'da Yedek Nasıl Alınır?

Bilgisayar ile biraz fazla uğraşanlar bu sihirli sözcüğü çevrelerinden ya da yaşayarak öğrenirler. "Yedek Al!" Eğer uzun süre emek verdiğiniz blogunuzun bir gün başına bir iş gelip silinirse ne yapabilirsiniz? Blogunuzu başka bir servise,  nasıl taşıyabilirsiniz? Blogunuzun görünümüne dokunmadan, yeni temaları nasıl deneyebilirsiniz?
Bu yazıyı benim sesimden dinlemek isterseniz buraya tıklayın.

Merhaba,

Blogger en iyi blog servisi olmayabilir. Arkasında Google'ın var. Kullanım kolaylıkları düşünüldüğünde pekala tercih edilebilecek bir servis. Zamanla o derece gelişti ki, üzerinde yapılabilecek pek çok işlemi bulmak bile zaman alabiliyor. Basit gibi görünse de bazı işlemleri gerçekleştirmek sorun olabiliyor. Bunlardan önemli bir tanesi ise günlüğünüzün yedeğini almak. Üstelik bu işlem ile yapılabilecekler sadece yedek alma ile sınırlı da değil.

Yedek almak için http://www.blogger.com sitesine girip, "Ayarlar" linkinin en altında yeralan "Diğer"ardından, sayfada Blog araçları içerisinde bulabileceğiniz, "Blogu dışa aktar" bağlantısına tıklayın.

Karşınıza gelen küçük pencerede "Blog'u İndir" düğmesine tıklayın. "xml" uzantılı bir dosya inecek. Bu dosyayı yedek almak amacıyla saklayabilirsiniz. Benim tavsiyem, bir yedeğini de bulut servislerden birinde saklamanız.

Eğer bir gün blogunuzu başka bir blog servisine ya da, kendi hosting alanınızda çalıştırdığınız, blog servisine taşımak istediğinizde aynı yöntem ile aldığınız yedeği kullanmanız mümkün.


Yedeğinizi geri yüklemek ya da başka bir blog açıp içine yüklemek için http://www.blogger.com sitesine girip, "Ayarlar" linkinin en altındaki "Diğer"e tıklayın. Bu sayfada Blog araçları içerisinde bulabileceğniz, "Blogu içe aktar" bağlantısına tıklayın. Ardından "dosya seç" düğmesine tıklayıp, bilgisayarınızdan yedek dosyanızı seçip, insan olup olmadığınızı denetleyen sistemden gelen, kargacık burgacık yazıyı istenen yere girin ve "Bloğu İçe Aktar" düğmesine basın. Dosya yüklendiğinde tüm yazılarınız yeni açtığınız blogunuzda belirecektir. Bu durumda, yazılarınız iki ayrı yerde bulunduğundan, arama makinelerinin kafasını karıştırmamaları için blogger'da görünmelerini ve arama makineleri tarafından indekslenmelerini önlemeniz akıllıca olacaktır.



"Ayarlar" kısmında "Temel" seçenekler arasında bulup, bu özellikleri kapatabilirsiniz.

Uzun süre çalışıp, emek verip hazırladığınız yazılarınızın yok olup gitmesine karşı önlem olarak yaptığınız, bu yedek alma önlemi, bir başka şekilde de işinize yarayabilir. Uzun süreden beri yayında olan blogunuzda okurlarınızı rahatsız etmeden, blogunuzun görünüşünü değiştirmek için, blogger içerisinde yeni bir blog açıp, bu aldığınız yedeği buraya yükleyip, temayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Böylece en sonunda istediğiniz tasarımı oturtup, onun da yedeğini alabilirsiniz.

Bunun için Blogger'da "Şablon"a girip "yedekle/geri yükle"ye tıklayın. Şablonu "Tam Şablonu İndir" düğmesine basıp indirin. Asıl blogunuza gidip bu yeni indirdiğiniz dosyayı seçip "Yükle" düğmesine basarak yeni düzenlemiş olduğunuz şablonu blogunuza uygulayabilirsiniz.

Böylece blogumuzun içeriğini nasıl yedekleyebileceğimizi, nasıl başka bir servise taşımak için hazırlayabileceğimizi ve okurlarımızı rahatsız etmeden, şablonumuzu nasıl değiştirebileceğimizi görmüş olduk.

İyi günler dilerim.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Blogu Hangi Serviste Açmalı?


Eğer yazı yazmayı ve düşüncelerinizi başkalarıyla paylaşmayı seviyorsanız Blog yazarı olabilirsiniz. Pek çok konuda yazabilirsiniz. Eğer verdiğiniz bilgileri arayanlar varsa, blogunuz ilgi çekebilir. Bazen kimse aramasa da bir şeyler paylaşmak sizi rahatlatabilir. Böyle durumlar için de Blog tutmak güzel bir çözümdür. Peki blog servislerinden hangisini kullanmalı?
Eğer yazıyı benim sesimden dinlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Merhaba,

Gerçekten blog yazmak için o kadar fazla yer seçeneği var ki, insan nerede yazacağını şaşırabilir. O halde mevcut blog servislerinden en çok tercih edilenleri sıralamaya çalışalım (bazı blog servisleri).


Ülkemizden başlayacak olursak, Blogcu iyi bir başlangıç noktası sayılır. Ülkemizdeki ilk blog servislerindendir. Kullanımı kolay ve Türkçe desteği var. Ancak içeriğinize dikkat çekebilmek için fazlaca bir yardımı olduğu söylenemez. Sosyal ağlarda paylaşım imkanları ile okunurluğu artırma şansınız var. Yani büyük oranda okunurluk için iş, sizin çabanıza kalıyor. Servisin giriş sayfasında görünmeyi başarabilirseniz, biraz daha çok şansınız var. Kendi alan adınızı alıp, bu blogunuza bağlamak için pek fazla şansınız yok. Dolayısıyla blogunuzu günün birinde kendi alan adınız altında yayınlamanız burada pek kolay olmayabilir. İçeriğinizi bir başka servise taşıyabilmek için bir seçeneğiniz de yok. Dolayısıyla burada başlayıp sonradan fikir değiştirirseniz içeriğinizi aktarmak için fazla bir kolaylık beklemeyin.


Milliyet Blog. Milliyet gazetesinin blog servisi. Basit bir görsel ve yazınız. Paylaşabileceğiniz bunlardan ibaret Son derece kolay gibi görünen bir kullanımı var. Ancak hepsi bu. Tasarım, değişiklik, esneklik, içerik taşıma gibi konularda hiç kullanıcı desteği yok. Tek faydası, gazetenin yönlendirdiği trafik sayesinde, nispeten kolayca okur bulabilmeniz. Buna karşılık gazete web sayfasına çektiğiniz trafik, arama makinesi optimizasyonu açısından gazetenin daha çok işine yarıyor.


Wordpress oldukça geniş imkanları olan bir blog servisi. Burada açtığınız blogunuzu kolayca Türkçe kullanabilirsiniz. Dilerseniz, kendi alan adınızı da alabileceğiniz gibi, tamamen bağımsız ama yine Wordpress yazılımı kullanarak bir yer sağlayıcıda bulundurma açısından Wordpress'den bağımsız, blog servisinizi kullanabilirsiniz. Temalar açısından son derece zengin pek çok seçeneği var. Gazete'den tutun, şirket sitesine kadar çevirebileceğiniz esnek bir yapısı var. İçeriğinizi kolayca başka blog servislerine aktarabileceğiniz gibi başka blog servislerinden de wordpress'e içerik aktarmanız mümkün. Dolayısıyla içeriğinizin bir yedeğini güvenli bir yerde tutabilirsiniz. Özellikle kendi içerik yönetim sisteminize yönelik, düşük bütçeli bir proje gerçekleştirmek istediğinizde bu servis blog olarak hizmet vermenin ötesine geçip, çok daha geniş bir alanda kullanılabilecek bir hale geliyor. Ayrıca istatistik olarak da oldukça detaylı veri sağlıyor. Böylece ziyaretçilerinizin nerelerden geldikleri, ne aradıkları, konusunda bilgi veriyor. Sonuç itibariyle oldukça iyi ve pek çok kullanıcının tercih ettiği bir servis. Üstelik, istediğiniz zaman Wordpress'e geçiş yapabileceğinizden "en başta seçmedim" diye üzülmenize de gerek yok.


Tumblr bir diğer blog servisi. Kullanımı oldukça basit. Fazla tema seçeneği yok. Ancak, temalar ile oynayıp kendinize özgü bir tema yaratmanıza imkan tanıyor. Kendi alan adınız altında kullanıma elverişli. Dolayısıyla bir gün blogunuzu yeterince geliştirdiğinizi düşündüğünüzde kendi alan adınız ile yayına geçmek son derece kolay. Diğer servislerle içerik transferi konusunda imkanları var. Genellikle fazla yazmayıp, görsel içerik paylaşmayı tercih eden kullanıcıların sevdiği bir servis. Ancak yazı ağırlıklı paylaşımlara da açık. Sosyal ağlar ile bağlanabilme kabiliyeti yüksek. Instagram gibi görsel içerikli sosyal ağlardan, içeriği direk olarak Tumblr'a gönderip, anında blogunuzda yayına almak mümkün. Akıllı cihazlarda kullanılabilen uygulamaları da mevcut. Arama makinesi optimizasyonu konusunda biraz tecrübe gerektiriyor. Yahoo tarafından kısa bir süre önce satın alındı.


Blogger Google tarafından desteklenen blog servisi. Türkçe desteği de var. Ancak mobil uygulaması Türkiye'ye açık değil. Dolayısıyla Android telefonunuzla kolay içerik gönderimi yapmanız bir anlamda engellenmiş. Tema desteği oldukça geniş. Sistemin kendi temalarını kullanmak ve değiştirmek mümkün. Bunun yanında kendi temanızı geliştirmek ya da başkalarının yaptığı temaları kullanmak da mümkün. İçerik girmek son derece kolay. Oldukça esnek. Blogunuzun görselliği konusunda sonsuz seçenek var. İçeriklerinizi dışarı aktarmak, dışarıdan içerik almak mümkün. Kendi alan adınızı kullanmak da son derece kolay. Google arama makinesinde neredeyse anlık olarak indeksleniyor. İstatistikler konusunda da son derece iyi desteğe sahip. Dolayısıyla arama makinesi optimizasyonu diğer servislere göre daha kolay. Bir süredir Google blog servislerinin önemini düşürdüğünden beri pek geliştirilmiyor. Ancak servis kapatılmıyor da. Gün gelir, blog servisleri yine yükselen değerler arasına girerse durum değişebilir. Mevcut haliyle de güzel bir servis.

Alan adı yıllık 20 lira civarında bir maliyet getirir. Eğer bir hosting firmasından yer alıp, kendi blogunuzu burada tutmazsanız tüm ödemeniz gereken bedel bu kadar olabilir. Alan adı almadan devam da edebilirsiniz. O durumda hiç bir parasal maliyeti olmayacaktır. Eğer günde 10 bin okuyucuyu blogunuza çekmeyi başarabilirseniz Google reklam programına katılmanız halinde, güzel reklam geliri elde edebilirsiniz. Bunun yanında Hürriyet gazetesinin Bumerang platformu üyesi olup, tanıtımları blogunuzda yayınlayabilirsiniz. O da bir ölçüde blogunuzun masraflarının bir kısmını karşılamada yardımcı olabilir.

Daha pek çok blog servisi var. Onları da inceleyip tercihinizi yapabilirsiniz. Ancak hepsinden önemlisi, ilgi çeken, aranan içerik oluşturmayı becerebilmektir.

İyi günler dilerim.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Blogger Teması Nasıl Değiştirilir?


Yeni Medyanın önemli unsurlarından biri olan bloglar için standart temaların yanında pek çok alternatif tema kullanma imkanı bulunur. Bunları nasıl kullanabilir ve daha önemlisi blogumuzun görünümünü nasıl değiştirebiliriz?

Blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz.

Merhaba,

Blogger üzerinde blogumuzu açarken seçtiğimiz temaya mahkum değiliz. Öncelikle mevcut temamızı değiştirmemiz mümkün. Temamızın renklerini, yazı karakterlerini değiştirebiliriz. Bunu nasıl yapabiliriz?
Öncelikle blogger.com adresine girin.


Sayfada sağ üst kısımlarda bulunan aşağı çek menüye tıklayıp Sablon'u seçin.
Burada yaptıklarınızı beğenmeme ihtimaline karşı bir yedek almakta fayda var. O nedenle sağ üstte görebileceğiniz Yedekle/Geri Yükle düğmesine basın.

Açılan küçük pencerede "Tam şablonu indir" düğmesine basın. Bir dosya indireceksiniz, bu sizin şu anda kullanmakta olduğunuz şablonun yedeği. Daha sonra geri dönmek isterseniz, aynı pencerede indirdiğiniz dosyayı bilgisayarınızda bulup, "Yükle" düğmesine basarsanız şablonunuz geri gelir.

Bir önceki sayfaya döndüğünüzde burada pek çok blogger temasının küçük resimlerinin olduğunu görebilirsiniz. Resimlerin üzerine geldiğinizde o temanın sizin blogunuzda nasıl duracağını anlamanıza yarayan ön izlemesini görebilirsiniz.
Ön izleme bölmesinin altında bulunan sağa ve sola doğru okları kullanarak temalar arasında gezinebilirsiniz.
Ön görünümleri ön izlediğiniz kısımlarda bulunan turuncu renkli "Blog'a Uygula" tuşuna bastığınızda yeni temanız blogunuza uygulanmış olur.
İşte temamız değişti. Ancak farkedebileceğiniz gibi Blogger üst barı geri geldi.Onu nasıl yok edebileceğinizi daha önce anlatmıştım.

Bu kadar çok da olsa tema konusunda sınırınız Blogger tarafından sağlananlar değil. Biraz ararsanız İnternet'te pek çok Blogger teması bulabilirsiniz.

Google'da "Blogger Templates" şeklinde aratırsanız pek çok tema sitesini bulabilirsiniz.

Ben "BTemplates" başlıklı şu siteden bir temayı ön izledikten sonra alıp uygulamaya karar verdim.
Temayı indirmek için sitedeki temanın altında bulunan "download" yani indir düğmesine tıklamak yeterli.

Sıkıştırılmış dosyayı açıp içindeki işletim sisteminize uygun klasöre girin. Ben Windows kullandığım için Johny Backup klasöründeki "Johny Backup.xml" dosyasını aldım.
Sıra bu xml uzantılı dosyayı Blogger'a yüklemeye geldi.


Dosyayı Blogger'da Şablon içerisindeki yedekle/geri yükle kısmından yükleyebiliriz. Gözat düğmesine basıp Johny Backup.xml dosyasını seçip "Yükle" tuşuna basın. Bu tema için yüklediğim sitede dosyanın içerisindeki bazı kısa yolları düzeltmek gerektiği belirtilmişti. Bunları yapmadığım için pek bir şeye benzemedi bu blogun hali. Normal bir kullanıcının da bunlar ile uğraşmayacağını tahmin ediyorum. Ancak "yok ben karıştırıp, düzgün bir hale getirebilirim" diyorsanız neden olmasın?
Sonuç biraz hayal kırıklığı oldu. Çünkü demosundaki gibi durmuyor pek. Bu durumda bloggerdaki dinamik görünüm temasını uygulamak çare olabilir. Dinamik Görünümler içerisinden soldan 3. olanı beğenip uyguladım.

Sonuç Fena olmadı.

Böylece Blogger'da nasıl mevcut şablonları kullanabileceğimizi ve başka sitelerde bulduğumuz şablonları nasıl yükleyebileceğimiz öğrendik. Aynı zamanda şablonumuzun yedeğini de nasıl alabileceğimizi gördük.

Google uzunca bir süredir, Blogger ile ilgili dişe dokunur bir geliştirme yapmadı. Bu pek hoş bir gelişme değil. Genellikle gözden çıkarılan uygulamalar bu hale gelir ve daha sonra Google uygulama mezarlığına gömülür. Bu aralar mobil uygulamalar ve sosyal ağ sitesi Google + fazlaca zamanlarını alıyor olmalı. Umarım düşündüğüm gibi olmaz ve Blogger'ı geliştirmeye devam ederler.

Anladığım kadarıyla Blogger'ın alternatifi olan sitelerden söz etmenin zamanı geliyor.

İyi günler dilerim.

1 Kasım 2013 Cuma

Blogger Ayarları Nasıl Yapılır?


Daha önce birlikte Blogger üzerinde bir blog açmıştık. Şimdi de Blogger'da açtığımız blogun görünümünü nasıl değiştirebileceğimizi öğreneceğiz. Unutmayın, iyi görünen bir blog daha çok okuyucuyu çekebilir. Ancak içeriğinizin işe yarar olması her zaman daha önemlidir. Her ikisini dengeli bir şekilde sağlayabilirseniz çok daha iyi olur.
Blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz. 

Merhaba,

Google hesabınız ile her zaman bloglarınıza yeni yazı yazmak ya da blog ayarlarınızı değiştirmek için http://www.blogger.com adresine girmeniz yeterlidir.


Blogger'a girdikten sonra sayfanızın yerleşimini değiştirmek için "Yerleşim" seçeneğini seçin.


Blogger açıldığından beri en çok yapılan değişiklik navbar denilen tepedeki kısımı kaldırmak olmuştur. Sonunda bu gezinti barının kaldırılabilmesine olanak veren değişiklik, Blogger tarafından da kabul edilmiş. Bunu gerçekleştirip navbar'ı kaldırmak isterseniz "navbar" dikdörtgeninin "düzenle" kısmına tıklayın.

Burada çıkan seçeneklerden "Kapalı" olanı seçerseniz navbar'dan kurtulursunuz. Bunun bir yararı daha var bir gün sitenizi kendi alan adınız altında yayınlamayı düşündüğünüzde Blogger navbar'ını yok etmek isteyeceksiniz. En iyisi bunu peşin peşin kapatmak.

Bir sonraki adımımız sık kullanılan simgenizi oluşturmak. Bu simge, birisi sayfanızı, sık kullanılanlara eklediğinde ya da tarayıcının kulakçıklarında görünen favicon da denilen resimdir.

Bunu oluşturmanın pek çok yolu var. Kendiniz bir resim dosyası oluşturabilir ya da bu iş için bir web sitesinden yardım alabilirsiniz. Ben favicon.cc sitesinden faydalandım.

Bu siteye girince Create New Favicon'a tıklayıp, çıkan yerde kendi resmimi oluşturdum. Oldukça basit bir simge oldu.

Sonra sitenin biraz aşağısındaki "download favicon" linkine tıklayıp dosyamı indirdim.


Blogger'a dönüp, sık kullanılan simge kutucuğunun üzerindeki "düzenle" kısmına tıklayın. "Gözat" düğmesine tıklayıp, "favicon.ico" isimli yeni indirmiş olduğunuz dosyayı sisteme yükleyip kaydet düğmesine basın. Yerleşim üzerinde bulunan "düzenlemeyi kaydet" düğmesine tıkladığınızda, yeni sık kullanılan simgeniz çalışmaya başlar. Sizin tarayıcınızda bu simge yerine Blogger simgesi görünüyor olabilir ancak sayfanıza yeni giren biri sizin yaptığınız simgeyi görecektir. Bir süre sonra siz de kendi simgenizi görürsünüz.

Bu seferlik son olarak, sağ tarafta yer alan gadget ekle butonu ile sayfamızın ziyaretçi sayısını gösteren bir bölümü ekleyip bitireceğiz.


Gadget ekle tuşuna basın. çıkan pencerede aşağı kaydırarak "Blog İstatistikleri" bulana kadar aşağı kaydırın ve bulunca solundaki mavi artı kutucuğuna tıklayın. İstediğiniz sitili seçip kaydedin. Böylece sayfanızı ziyaret edenler toplam ziyaretçi sayınızı görebilecekler. Gadgetler kısmında en üstte beliren "Toplam sayfa görüntülenme sayısı"nın kutucuğunu mouse ile üzerine tıklayıp parmağınızı kaldırmadan daha aşağıya taşıyabilirsiniz. Yine, gadget ekle seçeneğinden istediğiniz diğer araçları da sayfanıza ekleyebilirsiniz.

Şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Daha sonra Blogger blogumuzun başka yerlerini de öğreneceğiz.

İyi günler dilerim.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Blog Nasıl Açılır?


Yeni medyanın etkili parçalarından birisi de bloglardır. Basitçe, kişisel günlük olarak tanımlanabilecek blog, neredeyse hiç bir sınır olmadan özgürce içinizi dökebileceğiniz, deneyimlerinizi paylaşabileceğiniz ve gerçekten ilginç içeriğinizin ise hak ettiği ilgiyi görebileceği bir ortamdır. İyi de en kolay nasıl blog açabiliriz?
Blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz. 

Merhaba,

Eğer yazı yazmayı seviyorsanız, kendinizi yazı ile iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsanız blog tutmak güzel olabilir. Dedem hep anılarını yazmak isterdi. Eminim kendince notlar tutmuş, bir yerlere bir şeyler karalamıştır. Ancak O gittikten yıllar sonra, elimizde hiç bir şey yok. Dolayısıyla anılarınızı bile yazmayı düşünseniz, görece daha kalıcı bir şeyler bırakmak için bir blog açabilirsiniz.

Profesyonel hayatınız ya da hobileriniz hakkında yazmak, deneyimlerinizi paylaşmak istediğinizde de blog tutmak iyi bir seçenektir.

Hikaye, yazmak hoşunuza gidiyor olabilir, ancak bastırmak için zorlanabilirsiniz. Kendi başınıza bastırmak için kitap-baskı maliyetine katlanmanız ve kitaplarınızı pazarlamak için de uğraşmanız gerekir. Bu günkü maliyetler ile 2000 adet baskı yapıp, kendiniz dağıtmanız halinde 5-10 bin lira maliyete katlanmanız lazım. Şansınızı bir blogda deneyebilirsiniz ancak iş hikaye, roman gibi türlere geldiğinde, halkın okuma alışkanlıklarını göz önüne aldığımızda, blog çok iyi bir tercih olmayacaktır.

"Nasıl yapılır?" sorusuna verecek cevaplarınız varsa, ya da önerileriniz ve işe yarayan ipuçlarınızın çok ilgi çekebileceğini söyleyebilirim.

Haber verdiğiniz bir blog sitesi bile açabilirsiniz.

Hepsi iyi de basitçe bir blog nasıl açılır?

Blogger Türkçe desteği de olan Google'a ait güzel bir hizmettir. Siz istemedikçe içeriğinize reklam sokmaz. Eğer bir Google hesabınız varsa hemen bir blog açabilirsiniz. Öncelikle Blogger'ın www.blogger.com adresine erişin ve google hesabınızla sisteme girin (Sitemde resimli olarak anlattım o nedenle görsel destekli yazıya burcakcubukcu.com adresinden ulaşabilirsiniz).


Karşınıza blogger ya da Google+ seçeneği çıkar. İleride sitenize okur çekmek istiyorsanız Google+ Profilinden devam etmenizi öneririm. Ancak, "aman şimdi Google+ ayarları ile uğraştırma bizi" diyorsanız Sınırlı Blogger profili oluşturun seçeneğini de tercih edebilirsiniz. Bunu yaptığınızı düşünerek devam edelim.

Sonraki adımda Profilinizi Onaylamanızı isteyen bir sayfa çıkar burada ben "depomdan" diye, aklıma ilk geleni yazdım. Ancak siz istediğiniz bir başlığı kullanın. Bu adımda başlık önemli değil.

Bir sonraki adımda "Yeni Blog" yazan düğmeye tıklayarak yeni blogunuzu açmaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.

Bu adımda blog başlığınızı seçmeniz gerekiyor. Ardından adres bölümünde sizin için tanımlanacak alt alan adını belirleyeceksiniz. Mümkün olduğunca başlığınız ile ilgili olsa iyi olur ama asıl önemli olan içeriğiniz olduğundan, benim seçtiğim gibi "tolimbos" gibi uyduruk bir şey de olur. Hemen hemen tüm kelimeler alınmış olduğundan siz yazarken sistem kontrol edilip uygun olup olmadığı bildirilir. Uygun alt alan adını seçtiğinizde
hemen altından blogunuzun nasıl görünmesini istiyorsanız ona uygun bir temayı seçebilirsiniz. Bu seçimi daha sonra da değiştirebilirsiniz. O nedenle çok önemli değil.

İşte blogunuz oluştu. Yayın göndermeye başla linkine yada hemen az sağındaki turuncu kalem işaretine tıklayarak yazmaya başlayabilirsiniz.

Kısa yazılar yazın. Muhakkak yazdığınız konu ile ilgili fotoğraflar ya da çizimler kullanın. Resimleri başka sitelerden aldığınızda telif haklarına saygı gösterin. En azından aldığınız siteye link verin. Ama daha da iyisi kendi çektiğiniz fotoğrafları ya da kendi oluşturduğunuz görselleri kullanın.


Yazınızı yazdıktan sonra sağ üstteki Yayınla düğmesine basın. İşte ilk blog girişini yaptınız.



Sitenize seçtiğiniz-alan-adı.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz ya da Yukarıda, ortada görülen Blog'u görüntüle düğmesine basın.

İşte blogunuz hazır ve ilk yazınız da yayınlandı.

Eğer içeriğiniz ilgi çekici ise trafik çeker. Bunu hep aklınızda tutun.

Daha sonra ince ayarlardan da bahsedeceğim. Böylece blogunuzu daha etkin bir şekilde nasıl kullanabileceğinizi öğreneceğiz.

İyi günler dilerim.

Ses kaydının arkasında çalan parça, Beethoven'ın Ayışığı Sonatı isimli parçası olup, açık lisanslıdır Youtube ses kütüphanesinden alınmıştır.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Sosyal Medya'da Nasıl Görünür Olunur?


Sosyal medya siteleri daha iyi hizmet vermek ve daha çok kazanabilmek adına pek çok ince ayar yapıyor. Bu arada sizin yaptığınız paylaşımlar da kolayca gözden kaçabiliyor. Peki görünür olabilmek adına neler yapılabilir?
Merhaba,

Blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz.

Lezzetli bir yemeği, kötü sunarsanız, kimse onu yemek istemez. Dolayısıyla, sosyal medyada da içeriğe dikkat çekebilmek için yapmanız gereken bazı düzenlemeler vardır.

Başlık önemlidir. Arkasından gelecek olanlar hakkında fikir verir. Başlık onu görenlerin devam edip etmemesi için belirleyici role sahiptir. Yazınızın ya da gönderinizin başlığına önem verin.

Aslında en kolay örnekleri gazete ve gazete web sitelerinin başlıklarında görebilirsiniz. Dolayısıyla, bir gün oturup, gazeteciler içeriklerine nasıl başlıklar atarak, okuyanı linke tıklamaya yöneltiyorlar inceleyin. Fikir verebilir ama zamanla ilgi çekici başlıklar atma konusunda deneyim kazanabilirsiniz. İlgi çeken başlıklar bir blog yazısının ilk birkaç cümlesini okutmayı başarabilir. Ardından okuyanı alıp sürüklemek de nasıl yazdığınız ile ilgili olduğundan bu konuda kendinizi geliştirmelisiniz.

Örneğin, kısa cümleler kurun. Uzun ve birbirine bağlı cümleler metnin okunabilirliğini azaltır. Bunun nasıl bir his olduğunu anlamak için hukuki metinlere bakabilirsiniz.

Yazdığınız konu ile ilgili bir başlığı seçmeniz, arama motorlarının sıralamalarında üst kısımlara yerleşmenizi sağlayabilir. Bu da, aramadan gelen okur sayınızı artıracağı için blogunuz trafik çeker.

Blog yazılarınızı uzun tutmayın. Bir, en çok iki sayfa yazmak iyidir. Uzun yazı ancak çok ilginç olursa okunur. Zaten eğer fikirlerinizi kısa metinler halinde ifade etmekte zorlanıyorsanız bu konuda da kendinizi geliştirmeye çalışmak iyi olabilir.

Twitter 140 karakter sınırı nedeniyle çok uzun konuşmayı sevenlere hayal kırıklığı duygusunu yaşatır. Oysa fikrinizi 60 karakter civarında aktarabiliyorsanız, Twitter'da da sizi okuyacak daha çok olacaktır. Yine, bahsettikleriniz ile ilgili görseller kullanmanız da ilgiyi üzerinize çekmeye yarar.

Blog girişlerinizde etiketleri kullanın. Konu ile ilgili kelimeler olan etiketler, hem kullanıcıları hem de arama makinelerini yönlendirip yazının konusunun nelerle ilgili olduğu hakkında bilgilendirir. O yüzden etiket yazınızı daha görünür yapabilir.

Ne kadar çok insanı takip ederseniz sizi takip edenlerin sayısını da artırabilirsiniz. Ancak takip ettiklerinizin içerikleri ile ilgilenmeyip sadece kendi düşüncelerinizi dillendirmeniz zamanla size gösterilen ilgiyi ve takipçi sayınızı azaltabilir. O nedenle takip ettiğiniz kişilerin neler yaptığına, neler yolladığına da dikkat etmeniz ve beğeninizi bildirmeniz ilgiyi üzerinizde tutar. Zaman zaman çok sevdiğiniz gönderileri yeniden paylaşmanız ise arkadaşlarınızın emeğine saygı gösterdiğinizin belirtisidir. Gönderilerinin daha çok kişiye ulaşmasını sağladığından arkadaşlarınızı yüreklendirir. Eğer siz de başkalarının görüşlerine değer veriyorsanız giderek daha çok kişinin ilgisini çekersiniz.

Linkedin gibi profesyonel iş ağlarında profilinize zaman ayırıp iş yaşamınıza ilişkin bilgileri girmeniz, yetkinliklerinizi belirtmeniz, kariyeriniz açısından yeni imkanlar ortaya koyabileceği için önemlidir.

Sosyal Medya'da yaptığınız paylaşımları, ilgili sosyal ağ sitesinin niteliklerine uygun olarak yapmak mantıklıdır. Linkedin'de komik karikatürler paylaşmak, eğer iş konuları ile doğrudan ilgili değillerse ters tepebilir.

Facebook, zaman tünellerinde arkadaşlarınızın yolladığı her gönderiyi göstermez. Bu nedenle paylaşımınızın daha çok arkadaşınız tarafından görülebilmesi için en az 5-6 beğeni ve bir kaç yorum alması gerekir.  Böyle gönderilerinize dikkat edin, beğeniler ve yorumlar belli bir eşiği aştıktan sonra başka arkadaşlarınızın da beğenip yorum yazdıklarını fark edeceksiniz. Bunun nedeni, Facebook'un algoritmasının yeterli önemde görmediği içerikleri sizi takip edenlere göstermemesidir. Görünür olmak için ilginç olmalısınız!

Tüm bu yukarıda anlatılanlar ünlüler için geçerli değildir. Ünlülerin hayranları karşılık beklemeden takip edip, tek yönlü bir akışa razı olduklarından, ünlü kişiler normal kullanıcılardan çok daha şanslıdırlar.

Sosyal medyada görünür olabilmek ve öyle kalabilmek sıradan kullanıcılar için zordur. Öncelikle, ya güzel içerik oluşturmanız ya da ilgi çeken içerikleri paylaşmanız gerekir. Kimi zaman bu ikisini dengeli bir biçimde yapanlar daha çok takip edilebilir.

Takipçi, arkadaş kavramından biraz farklıdır. Birini ilginç içerikleri için takip edebilir, paylaştığı düşüncelerini aynen benimsiyor olabilirsiniz. Ancak bu onunla oturup yüzyüze keyifli zaman geçirebilmeniz için yeterli olmayabilir. Sosyal medyanın bir diğer etkisi de kullanıcıların karakterlerini tam anlamda yansıtmamalarıdır.

İyi günler dilerim.


Ses kayıdının arkasında çalan parça, Silent Partner'in, Gotta Find Out isimli parçası olup, açık lisanslıdır Youtube ses kütüphanesinden alınmıştır.

13 Ağustos 2013 Salı

Blogger Dinamik Görünümlerdeki Yüklenme Hatasının Çözümü

Blogger Dinamik Görünümler temasını kullanan DGünü diye bir blogum var. Bir kaç aydan beri blogun görünüm şekli benim ayarladığım gibi değil de, sanki sayfa yüklenirken yarım kalmış da, renkler ve arka plan gelmemiş gibi görünüyordu.

Uzun zaman aradım ama çaresini bulamadım. Sonunda geçen gün 2globalnomads.info sitesinde rastladım, çaresini bulmuşlar. Ben de hemen denedim ve işe yaradı. "Sizin de başınızda bu dert var ise" diye yazdım.


Düzeltmek için: Blogger > Şablon > Html'yi Düzenle kısmına girmeniz gerekiyor. Kodun en alt kısmına yakın bir yerde:

    <script language='javascript' type='text/javascript'>
      setTimeout(function() {
        blogger.ui().configure().view();
      }, 0);
    </script>
  </body>
</html>

Kırmızı 0 değerini 1000 olarak değiştirin. Sanırım yüklenirken bekleme süresini böylece uzatıp sayfanın doğru olarak yüklenmesini sağlamış oluyorsunuz. Kodlar ile ilgili gösterimler 2globalnomads.info sitesinden alıntıdır.

    <script language='javascript' type='text/javascript'>
      setTimeout(function() {
        blogger.ui().configure().view();
      }, 1000);
    </script>
  </body>
</html>

Yaptığınız değişiklikleri kayıt edip çıkın hepsi bu kadar.

[ctrl]-R veya [shift]-[ctrl]-R kullanarak sayfayı yenilerseniz en son görünümü gelir.
Google bu kadar basit bir şeyi neden aylardır düzeltmiyor, anlamak zor. Bu aralar işleri yoğun sanırım.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Twitter Nedir?




Merhaba,

Mikro Blog Sitesi Twitter'ı mercek altına alıyorum bu defa.

Yeni medya öncüllerinden Bloglar İnternet'in ilk döneminde herkesin kişisel web sayfası olması miti yıkılırken,  belki de bir alternatif olarak ortaya çıktı. Blog, kısaca bildiğiniz günlük tutma alışkanlığının İnternet'e uyarlanmış haliydi. Başlarda çok tuttu, pek çok kolay kullanılabilen blog servisi doğdu. Rüyanın bitmesi kısa sürdü. Herkes yazamıyordu. Yazsa bile okuyamıyordu. Böylece bir heves ile açılan bloglar giderek kan kaybetmeye başladılar. Dolayısıyla herkes değil, belli bir kesim devam edebildi blog yazmaya. Geriye kalan geniş kitleye hitap edecek bir alternatif için fazla beklemek gerekmedi.

Bu süreçte Twitter 2006 yılında ilginç bir yapı olarak ortaya çıktı. Sadece 140 karakter yazılıp gönderilebiliyordu. Aynen telefonlardaki SMS göndermek kadar basitti. Hatta SMS ile bile Twitter'a gönderim yapılabiliyordu. O an aklınıza gelen  bir ya da iki cümleyi paylaşıveriyordunuz. Bu kadar sınırlı bir yapının tutması ilginç oldu. Kısa yazılar yazmak, düşüncelerini kısacık bir cümlede anlatabilmek, kolay değildi. Ancak bu yolla paylaşılanlar kolayca okunabiliyordu. Belki de bu durumun çekiciliği "mikro blogging" mantığını yaşayabilir kıldı.

Twitt, kuş şakıması anlamına gelmektedir.

Sadece SMS gibi sınırlı yazı yazma imkanı ve pek çok eksiği olan bir sistem nasıl oldu da, Sosyal Medya devi Facebook'un karşısına dev bir rakip olarak dikilebildi?

Twitter'da aksi ayarlanmadıkça yollananlar tüm kullanıcılar tarafından görülebilir. Web sitesi yolu ile kolayca gönderi yapılabilir ya da yardımcı uygulamalar kullanılarak gönderi yapılabilir. Örneğin Akıllı telefonlar için resmi uygulama yanında pek çok başka uygulama ile gönderi yapılabilir.

Pek çok web sitesi üzerinde dikkatinizi çekmiş olabilir, Twitter'ın mavi küçük kuşunu gördüğünüzde üzerine tıklarsanız okumakta olduğunuz içeriği Twitter ile paylaşabilirsiniz.

Twitter kısa sürede ilginç bir etki yarattı. Belki de buna neden olan sosyal medya alanında ağ ve ilişkiler mantığını doğru olarak konumlandırmış olmasıydı. İçeriğin paylaşımında Facebook gibi kabule, fiziki tanışma esasına dayalı bir eski moda anlayış yerine, "takipçi" mantığı ile çalışması bunun bir nedeni olabilir.

Nedir takipçi sistemi? İstediğiniz, görüşlerini dikkate değer bulduğunuz birinin kitabını okuyabilirsiniz, programını izleyebilirsiniz, müziğini dinleyebilirsiniz. Twitter'da bunu sıradan insanlar için yapmanız mümkündür. Kullanıcılar arası "takip" viral olarak yayılır. Bunun nedeni takip ettiklerinizin beğenip paylaştıkları içerikten başkalarını takip edebilmenizdir. Dolayısıyla bir virüsün yayılması gibi, takip edilenler kişiden kişiye geçerek ekranınıza ulaşıverir.

İlginizi çeken konuları Twitter'da aradığınızda da karşınıza kullanıcılar tarafından paylaşılmış içerik ve yazılar gelecektir. Yine, izlediğiniz hesapların beğenip, yeniden paylaştıkları, başkalarının ürettiği içeriği de izlersiniz. Dolayısıyla, sadece bağlantı içerisinde olduklarınız değil, neredeyse tüm kullanıcıların oluşturduğu içeriğe erişebilirsiniz. Böylece "Twitter da, aynen Facebook gibi İnternet'in neural yapısını taklitten yola çıkmıştır" dersek yanlış olmaz.

Çeşitli araçlar ile Twitter daha verimli kullanılabilir. Twitter öncelikle bünye dışında, hatta çoğu zaman başka girişimcilere bırakarak eksikliklerini tamamladı. Örneğin gönderilenlere resim eklemek için ağırlıklı olarak önceleri twitpic gibi bünye dışından servisler kullanılırken bunlar yakın zamanda bünye içine alındı. Ancak resimler için yapılan içselleştirme sanırım biraz da depolama alanı darboğazı nedeniyle videolar için yapılamadı. Kim bilir belki de bu sadece bir zaman ve kaynak meselesidir.

Bu bölümün sonunda, Twitter'ın logosu olan mavi kuşun isminin Larry olduğunu belirteyim.

Bir sonraki bölümde Twitter'ın Reklam dünyasında ve İnternet üzerinde yaptığı etkilere değineceğim.

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle iyi günler dilerim.

3 Mayıs 2013 Cuma

Sosyal Medya Nedir?



Kendini ifade etmek ve başkaları ile haberleşip deneyimlerini paylaşmak, tarih boyunca önemli bir ihtiyaç olmuştur.

Fikirlerinizi paylaştığınızda, sizi dünyadaki herkesin duyabileceğini düşünün. Sosyal medya işte tam da buna benzeyen bir kavramdır.

Sizin söyleyecek bir şeyiniz varsa, buna ihtiyaç duyduklarında ulaşabilecek milyonlarca potansiyel kullanıcı vardır. 

İçerik kullanıcılar tarafından üretilir, paylaşılır ve kullanılır. Kullanım, okumak, görmek, dinlemek, izlemek, paylaşmak, kendi fikrini belirtmek şeklinde olabilir. Bunlar için kolayca gözden çıkarılabilen bir harcama yeterlidir.

Zaman ve yer sınırlaması olmadan üretilen veya paylaşılan içerik, tekrar, tekrar ulaşılarak birileri tarafından değerlendirilebilir. Bilgisayar, akıllı telefon, tablet hatta uygun fotoğraf makineleri en yaygın olarak içerik üretmek ve ona ulaşmak için kullanılabilir.

İçerik, ağ üzerinde, web sitesi linki (im), ansiklopedi veya sözlük girdisi, blog denilen günlükler, mikro bloglar, fotoğraflar, ürünler, gidilen yerin konumu ve bilgileri, beğenilen bir müzik klibi şeklinde ama bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla olabilir.
Andreas Kaplan ve Michael Haenlein’in 2010’daki tespitine göre Sosyal Medya; “Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılanmaların kullanıcı merkezli bir şekilde üretilmesine ve geliştirilmesine izin veren İnternet tabanlı uygulamaların bütününe” denilir. (Kaplan, Andreas M.; Michael Haenlein (2010) "Users of the world, unite! The challenges and opportunities of Social Media". Business Horizons 53(1): 59–68.)
Neden Sosyal Medya?
2004 öncesi dönemde; içerik, ağırlıklı olarak tek yönlü ve yüksek masraflarla üretilip, tüketicinin fazla ve anında bir etkileşimi olmadan kitlelere ulaşıyordu. WEB 2.0 teknolojisi, etkileşimi çok kolay hale getirince, İnternet kısa sürede geniş kitlelerin içerik üretip kullandığı bir mecra haline geldi. Bu durum zamanla tüm iletişim ve medya araçlarının dönüşmesine ve uyum sağlamaları da dahil, pek çok değişikliğe neden oldu. Sosyal Medya milyarlarca İnternet kullanıcısının erişebildiği dev boyutlara geldi. Örneğin 1 milyar 600 milyon kişi Gangnam Style video klibini izledi. 2000 öncesi Kore dilinde, dünyada tanınmayan bir şarkıcının müzik klibinin bir kaç ayda bu kadar kişiye ulaşması sadece hayal edilebilirdi. İşte bu nedenle Sosyal Medya
son derece etkili bir mecradır.

Başlıca Sosyal Medya Uygulamaları ve Siteleri Nelerdir?
İnternet üzerinde tanıdıklarınız ile ilk paylaşım yapabildiğiniz ortam elektronik postalardır. Mail grupları ile sadece tanıdıklarınıza değil, daha geniş kitlelere erişiminiz mümkün hale geldi. Forum siteleri ile bunu kendi gerçek kimliğinizi ortaya koymadan yapmak da mümkün oldu.

Kişisel web siteleri ile ilk paylaşımlar başladı. İnternet'in erken dönemlerinde beğendiğiniz sitelerin adresleri biriktirilip, paylaşıldı, daha sonra anlık mesajlaşma yazılımları piyasayı ele geçirdi, yazışmadan, sesli, görüntülü görüşme yapmaya kadar ulaşıldı.

Sözlük ve Ansiklopedi siteleri, içeriğin daha da geniş kitlelere ulaşmasına ve çok daha uzun süre kullanılabilmesine imkan sağladı.

Bloglar, yani günlükler ile isteyen herkes kendi köşe yazılarını yayınladığı bir alana sahip olma imkanını buldu. Blog içeriklerine, arama makinelerinin çok önem vermesi nedeniyle sadece kişiler değil, pek çok tüzel kişiliğin de blogları ortaya çıkıverdi. Ancak oturup uzun yazılar yazmak ve bunu sürdürebilmek kolay değildi.

Geniş kitleler tam bloglardan sıkıldıkları anda, ortaya son derece kolayca kullanılabilen mikro blogging siteleri çıktı. Böylece Twitter ile fazla bir teknik bilgi ve donanıma sahip olmayan sıradan İnternet kullanıcıları için 140 karakter içerisinde kalarak, düşüncelerini sanal dünyaya duyurmak mümkün oldu. "Bu minimal yaklaşım daha da öteye gider mi?" diye düşünülürken, akıllı telefonların yayılmasıyla tek fotoğraf çekip paylaşılan uygulamalardan Instagram kısa sürede 100 milyon kullanıcıya ulaştı. Yine akıllı telefonlar sayesinde bulunduğunuz yeri ve orada ne yaptığınızı paylaşabildiğiniz uygulamalar geniş kitleler tarafından kullanılmaktadır.

Eski fikirleri yeni teknolojilerle yeniden ele alan ve temelde link paylaşımını sanal fiyat etiketleri ile birleştiren Pinterest gibi niş uygulamalar da belli İnternet kullanıcılarına hitap etmeyi başardı.

Facebook, Twitterin eksiklerini tamamlayacak şekilde geliştirilen ve başarıyı yakalayan Friendfeed gibi siteleri ve teknolojilerini satın alarak tüm bu sosyal medya uygulamalarını içinde bulunduran bir ortama dönüşüp, evrim geçirdi. Buna cevap olarak dev arama sitesi, kendi benzer uygulaması Google Plus'ı pekçok başarısız denemenin ardından yaygınlaştırmayı başardı. Hatta bundan böyle kendini medya devi olarak sanal dünyada yeniden konumlandırdı.

Ortaya çıkan Yeni Medya, artık her türlü iletişimi, herkesin gerçekleştirebildiği yeni bir İnternet deneyiminin günümüzdeki haline dönüşmüş ve gelişmeye devam etmektedir.

Bu dizinin devamında, ülkemizde 10 İnternet kullanıcısından 9'unun bir hesabı bulunan Facebook'dan söz etmeye çalışacağım.



4 Nisan 2013 Perşembe

Twitter Cards Blogger'a Nasıl Eklenir?


Bilmem haberiniz var mı? Bir süredir Twitter ihtiyaç üzerine eksik kalan özelliklerini tamamlıyor. Bunlardan biri de şöyle: Blogunuzdaki bir yazının linki verildiğinde, ilgili sayfanın özet içeriği yolladığınız iletinin altında görünüyor. Buna Twitter Cards özelliği deniliyor.

İlk çıktığında görmüş ama nasılsa yakında tüm linkleri otomatik olarak verir diye düşündüğümden blogum için bir girişimde bulunmamıştım. Ancak bir türlü otomatik olarak gösterme işini beceremediler. Belki de istemediler kimbilir?

Bir de ben Blogger altyapısını kullandığım için ona uygun kodu bulmam, Blogger'da gerekli değişiklikleri yapmam gerekiyordu.

Bir ara Ömer Şehap ile sohbet ederken bana linkini yolladı.
http://www.codeitpretty.com/2012/09/twitter-cards-for-blogger.html

Ben de oradan yararlanarak yaptım. Çok kolay bir iş değil. Eğer bu işlere biraz yatkın değilseniz zorlanabilirsiniz uyarayım!

Öncelikle Blogger'ınızı hazırlamak gerekiyor bu iş için.
Blogger ayarlar kısmına girin.
Arama Tercihleri Kısmında
Meta Etiketler altında
Açıklamalar var. Onunla ilgili "Düzenle" yazısına tıklayın.
Aşağıdakine benzer bir ekran göreceksiniz.
Oradaki radyo butonunu evet olarak işaretleyin.

Artık yeni bir yazı hazırlarken sağ yan tarafta "Yayın Ayarları" altında "Arama Açıklaması" çıkıyor olmalı onun içerisine yazdığınız yazı ile ilgili Twitter, Google+, Facebook gibi yerlerde çıkmasını istediğiniz kısa içeriği gireceksiniz. Neyse ki sadece Twitter için ek ayarlar yapmanız gerekiyor. Diğer sosyal medya sitelerinde otomatik çıkıyor bu içerik. Fazla uzun yazmayın, uzattığınız kısımlar çıkmayabilir! Buraya normal açıklama gireceksiniz insanlar okusun diye, yoksa arama makinelerine yönelik anahtar kelimeler değil!


Şimdi sıra Şablonunuza gereken eklemeyi yapmaya geldi.

Öncelikle Şablonunuzun yedeğini alın herhangi bir hata yaptığınızda tüm blogunuzun görünümü ve fonksiyonları gidebilir!
Bu işlemden sonra: HTML'yi Düzenle yazan kısıma tıklayın. Açılan pencerede Widget Şablonları Genişlet yazısının yanındaki kutucuğu işaretleyin.
Aşağıdaki kodun içerisindeki "@YOUR-TWITTER-NAME" kısmını kendi twitter kullanıcı adınızla değiştirerek
<head> kodunun altına ancak </head> bitiş kodundan önce istediğiniz bir yere kopyalayın.

<!-- twitter card details -->
<meta content='summary' name='twitter:card'/>
<meta content='@YOUR-TWITTER-NAME' name='twitter:site'/>
<meta expr:content='data:blog.url' name='twitter:url'/>
<meta expr:content='data:blog.pageName' name='twitter:title'/>
<meta expr:content='data:blog.metaDescription' name='twitter:description'/>
<meta expr:content='data:blog.postImageThumbnailUrl' name='twitter:image'/>
<!-- end twitter card details -->

"Şablonu kaydet" düğmesine basın.

Şimdi sıra yaptığınız işi Twitter'da test etmeye ve kaydolmaya geldi.
adresine girin. 
Validate URL's tabına tıklayın

Bir yazınızın url'ini kopyalayıp ilgili kutucuğa yapıştırın. Eğer sorunsuz olarak yanda özet çıkıyorsa işi becerdiniz demektir (daha önce onay almış bir site olduğundan bundan ilerisini göremediğim için resim paylaşamıyorum kusura bakmayın)

Hemen aynı sayfadan Twitter'a başvurup bir süre (5 - 6 güne kadar uzayabiliyor) onay almayı bekleyin.
Mail hesabınıza onay geldikten sonra Twitter Cards'ı kullanabilirsiniz.

Blog yazınızın ilk görselini kare formunda yaparsanız yanlardan kesilip sosyal medya sitelerinde çirkin gözükmez.

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...