alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2018 Cuma

Eşyalara Bağımlılık

Hepimiz elimizdeki akıllı telefonlarla simbiyotik yaşam sürüyoruz. Hangimizin parazit olduğunu başka bir yazıya bırakıyorum. Ancak akıllı telefonlara karşı olan güçlü bağlılığımız kaynağını büyük oranda ilkel beynimizden alıyor olabilir. Artık genellikle  beğenilme ve takdir edilme ihtiyacımızı bu icat sayesinde karşılıyoruz. Cihazlarımızdaki fotoğraf makinesiyle, bir şey çekiyoruz; mesela, bir çay bardağı, deniz kenarına uzanmışken üst üste atılmış ayaklarımız ve biraz da manzara. Bir sosyal medya sitesine yolluyoruz. Çoğu arkadaşımız otomatik olarak (zira karşılığı olacak) beğeniyor. Hooop günlük beğenilme ihtiyacı giderildi. Ne güzel. İnsanlık tarihi boyunca hiç bir zaman olmadığı kadar kolay. Bu nedenle bu küçük ekranlar ile garip bir birlikte yaşam sürüyoruz. Şimdi lütfen düşünün. Kaç kere evde unuttuğunuzda akıllı telefonunuz için eve döndünüz? Ya da evde unuttuğunuzda iş yerinizde eksikliğini derin bir şekilde duymadınız? Bunları bırakın bir arkadaşınızla sohbete gittiğinizde uyarı gelmese bile kaç dakika telefonunuzu kontrol etmeden durabiliyorsunuz? Bu gerçekten de ciddi bir bağımlılık. Sigaradan bile beter, çünkü sigara içemeyecek kadar küçükler ve sigara içmeyenler de bu bağımlılığın pençesinde. Bu bir tür madde bağımlılığı. Aynen uyuşturucu maddeler gibi eksikliği halinde aslında vücut için bir faydası olmasa da ilkel beynimiz onu arıyor ve bulmak için de kıvranıyor.

Kısaca akıllı telefon bağımlılığımız ile girsem de yazının konusu genel olarak eşyalara olan bağımlılığımız. Dünyada belli bir süre ile kullanmadığımız eşyalara aslında hiç ihtiyacımız olmadığına dair bir görüş var. Mesela 15 gün kullanmadığımız günlük ihtiyaç malzemeleri, 6-7 ay giymediğimiz giysiler sadece hayatınızda yer işgal ediyor diye düşünüyor böyle insanlar.

Eşya bağımlığının pek çok örneği var. Evinizde adım atacak yer kalmamış olsa bile işlevsiz ve çirkin bir şeyi atmak eziyet gibi gelebilir. 30 yıl öncesinin gazete kupürlerinden tutun da kulpu kırık kahve fincanına, kopmuş taneleri eksik tespih boncuklarına, bozuk ütülere, TV'lere kadar uzanır bu örnekler.

Bir adamın çöpü diğerinin hazinesidir diye bir söz vardır. Gerçekten kimi zaman sokaklarda dolaşıp çöplerden hazine toplayan insanlar görüyorum. Çöpleri karıştırıp, içlerinden öteberi toplayıp, bunları evde tutmak biraz garip mi geliyor kulağa? Oysa o kadar yaygın ki. Alışveriş merkezlerine gidip işinize yaramayacak pek çok eşyayı almak ve eve götürmek de bundan hiç farklı değil.

"Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez" demiştir Balzac. Eşyalar ile olan bağınız ile alışkanlık kavramı arasında da kuvvetli bir ilinti bulunur.

Yaşlı insanlar bir tür alışkanlık ile eşyalar ile sıkı bağlar kurabilir. Sizin için eğri büğrü, işe yaramaz bir eşyanın bir parçasını görüp, "bunu niye saklıyorsun?" diye sorsanız size uzunca bir hikayesini anlatabilirler. O eşyanın bağlantılı olduğu anıların, nerelere uzandığını görüp şaşarsınız. Dahası o eşyaya duyulan alışkanlığın bitmesinin karşınızdaki kişiye acı vereceğini anlarsınız. Geçmişe olan özlem, bir veya pek çok eşya ile bağ kurmaya ve sonra da onları saklamaya neden oluyor. Çünkü, zaman sizden anılarınızı, sevdiklerinizi ve hayatınızı alıyor. Ancak siz küçücük bir eşya parçası ile sanki size her şeyi geri getirebilecekmiş gibi bağ kuruyorsunuz. O eşyaya ve diğerlerine alışıyorsunuz. Böyle bir madde bağlılığı. Oysa gerçekte olan etrafınızın çöp ile dolmasından başka bir şey değil. Alışkanlıkların çoğu gibi o eşyalara da ihtiyacınız yok.

Beyindeki nöronlar bağlantılar ile çalışıyor. Tüm anılarınız, yetenekleriniz beyninizdeki nöronların bağlantıları ile saklanıyor. Bir anınızı yavaş yavaş hatırlama nedeni de belki de böyle bağlantılar düğümler aracılıyla saklanıyor olmaları. Öldüğünüzde de, bu bağlantılar bir daha birleşmemek üzere birer birer kopuyor.

Dönelim eşya bağımlılıklarına. Ne kadar sade yaşarsanız, o kadar rahat edersiniz. Zaman acımasız olsa da, bu dünyada sizden geriye fikirlerinizden ve eserlerinizden başka bir şey kalmaz. O da çok tanınır ve geriye akılda kalacak şeyler bırakırsanız. Tek sahip çıkmanız gereken şey aklınız olmalı. Kolaysa ve bedensel bir nedeni yoksa aklınızı kaybetmemeye çalışın.

Unutmayın ki, bağımlılıklar özgürlüğünüzü elinizden alır.


Sağlıcakla kalın.


1 Ekim 2014 Çarşamba

Çin'den Usb Bellek Alırken Kandırılmayın


Çin Almanya'nın peşinden en çok ihracat yapan ülke. Dünyada üretilen ve satılan teknoloji ürünlerinin büyük bölümü bu ülkeden çıkıyor.

Örneğin yeni iPhone telefonlar her ne kadar Amerika'da tasarlansa da Çin'de üretiliyor. Pek çok diğer akıllı telefon da yine Çin'de üretilen ürünler arasında.

Tabi bu kadarla kalmıyor. Ayakkabıdan, diş fırçasına, makarna süzgecinden, kedi tarağına kadar pek çok ürün de bu ülkede bizim hayal bile edemeyeceğimiz maliyetler ile üretiliyor.

Ancak pek çok ürünün taklidi ve kalitesiz ürünler de yine aynı ülkede çokca üretilip dünyanın dört bir yanına satılıyor.

Son zamanlarda Çin devletinin de posta ücretlerine verdiği destek sayesinde küçük üreticiler ve tüccarlar ürünlerini İnternet üzerinden gerek kendi sitelerinden gerek büyük aracı siteler üzerinden pazarlıyorlar.

Aliexpress bu siteler içerinde en ünlüsü. Bu site sayesinde tüketiciler kötü niyetli satıcılardan kısmen korunabiliyorlar. Yani satıcı sizi kandırıyorsa, parasını ödemeyip size iade ediyor Aliexpress. Bu özellikten yararlanıp paramı kurtardım geçen gün.

İşte hikayesi:
64 GB Mikro SD kartı 9,45 Dolar fiyatla görünce "hadi canım, olamaz" dedim. Ancak yine de içimden bir şey dürttü. "Alayım, denerim, sahte ise bir şekilde çaresi bulunur" diye düşündüm. Ürün 15-20 gün sonra geldi.

Paket orijinal gibi duruyordu. Adaptörünü çıkarıp, mikro sd kartı içine takmayı denedim. Zor oldu ama takıldı. Sonra adaptörü bilgisayarımdaki yuvaya sokmaya çalıştım, ancak beceremedim. İnceleyince temas eden metal uçlarının kimisinin yukarıda kimisinin ise aşağıda durduklarını gördüm. Daha sonra zar zor hafıza kartını adaptörden çıkartıp bendeki başka bir adaptöre taktım, ardından da bilgisayara tabii. Kapasite gerçekten de 64 GB görünüyordu. Ancak tamamını test etmeden gerçeği bilmek mümkün değil .

Test
Test için neredeyse standart haline gelmişl olan H2testw programını kullandım.

Sonuç:
Eldeki hafıza kartı aslında 8 GB olup, her nasılsa 64 GB kapasitesi varmış gibi görünüyordu. Yani siz 64 GB veriyi yükleyebiliyorsunuz belleğe ancak geri alamıyorsunuz. Bir tür, verisi geri alınamaz bellek! :)

Bu arada üzerinde 10 hızlı olduğu yazsa da hızı da 5mb/saniye yani neredeyse olabilecek en yavaş hızda okuyup, yazıyor.



Hemen Aliexpress'de ürünü aldığım kısımda "dispute" linkine tıklayıp test sonuçlarının ekran görüntülerini ekledim ve ürünün gerektiği gibi çalışmadığını belirten bir yazı yazdım. Aliexpress böyle durumlarda satıcının durumu düzeltebilmesi ya da tarafların belli oranlarda maliyeti üzerlerine alarak anlaşmaları için imkan tanıyor ve satıcı ile konuyu müzakere ediyorsunuz.

Gelen cevapta, özetle kendilerinin satıcı olduğu, malı aldıkları fabrikanın kendilerini kandırdığını ve onların da bu durumdan zarar ettiklerini üstelik bir de posta masrafına katlandıklarını bu yüzden en azından 8 GB olarak kullanabileceğim bellek için makul bir ödeme yapmamı ve bana bu parayı PayPal hesabı üzerinden aktarmayı teklif ettiler (böylece Aliexpress puanları da düşmeyecekti!).

Kabul etmedim.

Bir kez daha ağladılar ama yaptıkları dolandırıcılığın farkında olduklarından 3. yazışmadan sonra daha uzatmadan paramı tam olarak iade ettiler.

Siz siz olun, böyle durumlarda dikkatli davranın ve paranızı da geri almak için elinizden geleni yapın.

Bu arada sahte mal satan hatta dolandırıcılık yapan Çin'li arkadaşlardan hem paramı almış oldum hem de elimde 8 GB'lik dandik bir bellek oldu (ne işime yarayacaksa?).  

Bu arada benim 9,45'e aldığım ürün artık 37,80 'dolara satılıyor. Sanırım artık gerçek ürün satmaya karar verdi satıcı.

Aliexpress sayesinde dolandırılmaktan kurtuldum. Dikkatli olunması koşuluyla ucuz ve kaliteli alışveriş edilecek bir sitedir ve oldukça güvenlidir. Ben 30'dan fazla ürün aldım siteden bunu da belirtmeden geçmiyeyim.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Sosyal Alışveriş


Toplumun büyük kesimi hala kredi kartı numaram ya çalınırsa diye sanal alışveriş bile yapamazken, "sosyal alışveriş de nereden çıktı?" diye düşünebilirsiniz. O halde biraz daha sık İnternet'teki alışveriş sitelerine dikkat edin, sosyal medya ikonlarının oraları da kaplamış olduğunu göreceksiniz.


Merhaba,

Öncelikle İnternet, sosyal medyadan daha geniş bir küme ve sosyal medyayı içeren daha büyük bir küme. İnternet, alışveriş konusunda yerinizden kalkmadan dünyanın en ücra köşelerinden bir şeyler alabilme imkanını yıllardır sağlıyor.

Yeri gelmişken, "kredi kartı numaram çalınır mı?" endişesine değineyim. Kredi kartı detaylarınızı korumaya çalışmakla yerden göğe kadar haklısınız. Kim bilir, nerede bulunan bir web sitesine erişip, oradan bir şeyler alırken kredi kartı numaranız kötü niyetli kişilerin eline geçerse, hiç de iyi olmaz. Ancak unutmayın! Bir lokantada kartınızı garsona verdiğinizde de kart bilgileriniz kopyalanabilir, bir mağazada alışveriş yaparken de. Yakın çevrenize, bir siteden alışveriş yapmadan önce danışabilirsiniz. Sosyal Medya'daki arkadaşlarınız da böyle bir durumda size alışveriş yapmayı düşündüğünüz site hakkında fikir verebilirler. Sitenin iletişim linkine tıklayıp, açık adreslerini telefonlarını paylaşıp paylaşmadıklarını kontrol etmek ve gerekirse arayıp görüşmek de bir yol olabilir.

Yine, yeri gelmişken, size sms, mail ve benzeri yollarla ulaşıp bir şey kazandığınızı, bedavaya bir ürün, sigorta vs. isteyip istemediğinizi sorup, daha sonra, kredi kartı numaranızı her ne nedenle olursa olsun isteyen kişilere hiç bir bilgi vermeyin! Onlar İnternet'teki alışveriş sitelerinden çok daha tehlikeli olabilirler.

Konumuza dönelim. Sosyal Alışveriş, aslında siz istemeseniz de, sizi bulan reklamlar gibi bir şey değil. İlgi alanlarınıza ve yaptığınız alışverişlerinize göre, size tam da aradığınız türde reklamları gösteren açılış sayfanızın sahibi Google hiç değil. Sosyal alışveriş, çevrenizde olup, takip ettiğiniz kişilerin paylaşımları sonucunda sizi etkilemeleri ile geldiğiniz yer.

Aslında gerçek arkadaşlarınızla bir araya gelip, ilgi alanlarınıza göre gerçek dünyada alışverişe çıkmanız mümkündür. Mesela ben, bu aralar amatör telsiz kulübüm Antrak'dan yıllanmış dostlarımla birlikte Cumartesi günleri elektronik cihaz ve parçalar satan Ankara, Ulus civarındaki dükkanlara uğruyorum. 8-10 kişi birlikte dolaşıyor, alışveriş yapıyoruz. Karşılıklı deneyimleri paylaşmamız sonucunda neyin nerede daha kaliteli ve ucuz olduğunu keşfetmek, hem kolay hem de zevkli bir sosyal deneyim yaşatıyor. Sanırım herkes bu derece ortak yanları olan dostlarla bir araya gelmek, üstelik bir de birlikte alışveriş yapmak şansını bulamayabilir.

Günümüzün yalnızlaştıran dünyasından gerçek deneyimlerin yerini sosyal medya pekala alabiliyor. Mesela aldığım ürünleri inceleyip, bunu blogumda yayınladığımda pek çok okur gelip okuyor ve en azından bir fikir edinmiş ya da kafası karışmış bir şekilde ayrılıyor. Aynen, gerçek dünyada olduğu gibi. Yine sosyal paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımlar sonucunda pek çok yenilikten haberden ve uygun koşullarla satılan ürünlerden haberdar olup, haklarında yapılan yorumları okuyabiliyoruz. Bir ürün hakkında ne kadar reklam ve benzeri bilgi bize ulaşsa da, ürün hakkında tanıdığımız bir kişinin yorumları çok daha etkili olabilir. Sosyal Medya da, bu kuralın işlediği yerlerden biri. Tanıdığınız birinin bir ürün hakkında yaptığı yorumlar aklınızda kalıyor.

Diğer yandan, sanal alışveriş siteleri de sosyal medyayı olabildiğince etkili kullanıyorlar. Facebook, Twitter hesabı olmayan alışveriş sitesi yok gibi. Yine sosyal medya sitelerinden kampanyalar düzenleyen pek çok satıcı var. Sitelerde satılan ürünlerin kolayca sosyal medya yoluyla paylaşılabilmesi için her türlü çaba sarfediliyor. Genellikle bir ürün incelerken, aynı sayfada pek çok sosyal siteye ait paylaşım ikonlarını görüyor olmalısınız. Beğendiğiniz ürünü dilediğiniz anda arkadaşlarınıza duyurabilirsiniz. İşte, en basit şekliyle sosyal alışverişe ilk adımı attınız. Ürün hakkında yorumlarınızı da paylaştınız mı, sizden iyisi yok. Şimdilik yavaş adımlarla ilerliyor. Gelecekte daha yoğun sosyal alışveriş örneklerini görecek ve yaşayacağız. Kim bilir belki de bir gün sosyal medya siteniz size ilgilendiğiniz ürünler hakkında satışa yönelik teklifler sunacak.

Sözün özü, hayatın bir parçası olan alışveriş, önce İnternet'in daha sonra da sosyal medyanın içine girdi. Eminim Facebook gibi siteler mümkün ve karlı olsa bünyelerinde alışveriş imkanını da sunarlar. Sanırım ekonomi ağırlıklı dünyada sosyal mecralar da bir kaçış ve kafa dinleme imkanı sağlama konusunda yetersizler. İnsan bazen alabildiğince yeşil, bomboş kırlarda yalnız kalmak istiyor.

İyi günler dilerim.

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...