İnsan Kaynakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnsan Kaynakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2014 Pazartesi

Kişisel Gelişim İçin 12 Bedava Öneri


Kişisel gelişim kendi başına işleyen bir yaklaşım değildir. Kendinizi geliştirmeniz çevrenizi de etkiler. Daha iyiye ve güzele doğru genel bir ivmelendirme yapar. Kişisel gelişim eğer olumlu bir kelebek etkisi yapmıyorsa çok da anlamlı olmadığı ileri sürülebilir.

Genellikle kişisel gelişim içerikli kitaplar, makaleler doğal olarak insanları kendilerini geliştirmeleri için motive eder. Kişisel gelişim motivasyonu ile başlayan ivmelenme doğru hedeflere yöneltilebilirse kişide ve çevresinde olumlu etkilere yol açabilir. Bir de bu değişiklik kişiyi mutlu ederse çok yönlü bir kazanım gerçekleşmiş olacaktır.

Kişisel gelişim, ciddi bir kavram olmakla birlikte bunu gerçekleştirirken neşeli bir tavır içerisinde olmamamız için bir neden yoktur. Bu bakış açısıyla, aşağıda 12 bedava kişisel gelişim önerisi okuyabilirsiniz.

1- Yata, yata ancak karpuz büyür. Olmadı, çıkın yürüyün, kafanız çalışır, sağlığınız düzelir.
Adrenalin gibi vücudu dinçleştiren hormonlar yaptığınız sportif faaliyetlerle birlikte artacaktır. Enerji harcamak ve vücudunuzu fiziksel olarak zorlamak kafanızın da daha iyi çalışmasına neden olur. Böylece aklınıza güzel fikirler gelebilir. Hareketilik ve egzersiz, problemleri daha kolay halledebilecek bir düşünce durumuna geçmenize yardımcı olur.

2- Yerli dizi ve şov programlarını izlemek yerine, kitap okuyun.
Televizyon sizi esir almasın. Özellikle önder TV kanalları karlarını artırabilemek ve ortalama TV seyircisini elinden kaçırmamak için bu kesime yönelik yayın yapar. Mevcut seyirci durumunu korumak amacında olan bir yayının size bir şey kazandırması mümkün değildir. Bunun yerine çizgi roman okusanız bile daha yararlı olabilir. Siz yine de kitap okuyun. Başkalarının düşüncelerinde yapacağınız yolculuklar kitapların satırlarında sizleri bekliyor.

3- Olmuyorsa kasmayın! Ara verin, sonra yeniden deneyin. Ya da başka bir şey bulun.
Uzun süreli olarak dikkatinizi bir işe verdiğinizde bir süre sonra yorulmanız ve dikkatinizin dağılması normaldir. Dikkatinizi yeniden toplayabilemek için ara vermeniz gerektiğini söylemek için yüksek zekaya gerek yok. Sadece yaptığınız işten bir an için uzaklaşın. Dinlenen zihniniz daha önce göremediğiniz bir çözüm yolunu bulabilir.

4- Boş zamanlarınızı değerlendirmek için bir uğraş bulun. Sadece tembellerin boş vakti olmaz.
"Boş vaktim yok" diyenlere inanmayın. Eğer doğru bir biçimde yapacaklarınızı sıraya sokup, önem değerlerini de kafanızda oturtabilirseniz pek çok başka iş için kendinize boş zaman yaratabilirsiniz. Hobiler size para kazandırmazlar ama yapmaktan keyif aldığnız boş zaman uğraşları profesyonel hayatınıza da olumlu etkilerde bulunur, çünkü sizi mutlu ederler. İleride emekli olduğunuzda boşluğa düşmenizi de engellerler. En azından 2 sivil toplum örgütünde (dernek) üye olmanız, büyük ölçüde işinizi kolaylaştırabilir. Kimi İnsan Kaynakları yöneticileri bu nedenle CV'lerin en sonlarında bulunan bu kısma çok dikkat eder. Çünkü kendine zaman ayıramayacak kadar çok çalışan biri açıkçası fazla becerikli değildir!

5- Öncelikle ihtiyacınızı belirleyin. Mükemmelseniz gelişmenize gerek yok. İstek yoksa olmaz.
Mükemmel ancak bir an için durum bildiren bir tanımlamadır. Zaman ilerlediği sürece hep daha iyisi olacaktır. Örneğin tarihte ilk bulunduğunda at arabası mükemmel bir yük taşıma çözümüdür. Günümüzde ise kıtalararası taşınacak değerli yükünüzü at arabası ile göndermek aklınıza bile gelmez. Demek ki, ne kadar harika bir durumda olursanız olun daha iyi olabilirsiniz. Gelişmeyi ve belki de değişmeyi istemeniz gerekir. Yani, sınır sizsiniz. Tabi çok da abartmamakta fayda var. Kişisel gelişim, daha iyi bir hayat için araçtır, amaç değil!

6- Eğer sizi daha İYİ BİR İNSAN yapmayacaksa, rica ediyorum. Bırakın bu işleri.
Kötü bir kişilik, çevresine olduğu kadar kendine de zarar verir. Dolayısıyla kişisel gelişim için çaba harcarken, iyi bir insan olmak için gösterdiğiniz çabayı da buna paralel tutun. Aksi taktirde, çevrenize de, size de yazık olur.

7- Korkularınızın üzerine gidin. Kendi düşüncelerinizin esiri olmayın.
Korkular ve endişeler aşması zor kavramlardır. Ancak, aslında biraz düşünürseniz, bu tür kavramları sizi tehlikelerden uzak tutmaya çalışan beyninizin ilkel bir kısmının oluşturduğunu kavrayabilirsiniz. Kendinizi bulma yolunda, bu boş korku ve endişeleri de geride bırakmanız gerekir. Kendi kafesinizin içinde esir kalmayın. Akıl zindanınızın çok sağlam ve iyi kilitlenmiş kapısının anahtarı aslında cebinizde. Öncelikle, kendinizle olan mücadelenizi kazanın.  

8- Büyük hayalleri gerçekleştirmek için gerçekçi büyük yetenekler gerekir.
İnsanlık olarak, hayal etmesek belki de pek çok yeniliği gerçekleştiremezdik. Daha iyiye doğru ilerlerken işe yarayacak hayalleri gerçekleştirmek gerekir. Büyük hayalleri gerçekleştirecek büyük yetenekler aslında gerçekçilerdir. Başkalarına imkansız gibi gelen değişiklikleri hep böyle fikir önderleri gerçekleştirir. Siz neden böyle biri olmayasınız?

9- Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi genel kabul görse de kişisel gelişim hayat boyu her aşamada devam eden bir süreçtir.
İhtiyaçlar piramidi aşamalı olarak kategorize edilmiş bazı ihtiyaçların belli bir sıra gözetilerek gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtir. Bir önceki aşama yerine getirilmeden, bir sonrakine ulaşılsa da, eksiklik kendini hep gösterir. Kişisel gelişim de benzer şekilde eksiklerin mevcut olması halinde doğru ilerlemez. Tıp okumadan, doktor olunamayacağı açıktır. Dolayısıyla kendiniz için belirlediğiniz hedefe ulaşmanızı sağlayacak altyapı olmadan sağlıklı bir kişisel gelişim gösteremezsiniz.

10- Başkalarını eleştirerek kendinizi geliştiremezsiniz. Zamanınızı boşa harcamayın. Çözümün parçası olun, sorunun değil.
"Küçük insanlar KİŞİLERİ, ortalama insanlar OLAYLARI, büyük insanlar ise FİKİRLERİ ve Sistemi sorgular" sözünü duymuş olmalısınız. Kendinizi bu sözde nereye konumlandırdığınız önemlidir. Büyük resmi görmek için makro ölçekte yaklaşımlar yapabilemeniz gerekir. Basit ama küçük bir sorunla boğulmaktansa o sorunun nedenlerini oluşturan asıl problemi çözmek daha doğrudur. Eleştirip durmak, kısır bir döngüdür. Çözüm üretmek için düşünmek ve çaba harcamak ise yaratıcılıktır.

11- Güç sahibi olmak iyidir ama mezarlıklar böyleleri ile dolu. Geriye işe yarar eser bırakın.
Kişisel gelişim sizi birtakım hedeflere ulaştırır. İnsanlık için faydalı eserler bırakmadığınızda çok kısa süre içerisinde sizden geriye sadece yıldız tozları kalacağını unutmayın. Sizden geriye bir eser kalsın ki, hem hatırlanın, hem de bunca çaba boşa gitmiş olmasın.

12- Herkes yalanların peşindeyken gerçeği aramak iyi bir başlangıç olabilir. 
Gerçeği aramak, belki de kişisel gelişimin en tepe noktasıdır. Bir yalan peşinde ömrünüzü geçirebilirsiniz. Bu bağlamda hedeflerinizi de gerçekleştirebilirsiniz. Gerçek ise zamanla tüm bu yapılanları tozlu fosilere dönüştürecektir. Gerçeği arayın, bulamasanız bile o yolda ilerlemek dogma içinde boğulup kalmaktan iyidir.

5 Kasım 2014 Çarşamba

10 Adımda Kişisel Yaşam Planı Oluşturma


Planlar ve bunları gerçekleştime stratejileri olmadan yaşanabilir tabi. Ancak bu durumda, yaşamak için sağlam nedenler bulmanız gerekebilir.

Eğer zor yolu seçer ve geleceğe dönük planlar yapıp, bunları gerçekleştirmek için çalışırsanız daha mutlu ve başarılı olabilirsiniz. Ek olarak, sağlık açısından da daha iyi bir hayat kalitesine de ulaşabilirsiniz.

90'lı yaşlarında sevdiğim bir büyüğüm var. Son zamanlarda Japonca öğreniyor ve yeni besteler yapıyor. Zaman zaman beni çağırıp, hoş beş de ediyor. Yerinde yaptığı esprileri duymanızı isterdim doğrusu. Sözün özü, hayat dolu ve geleceğe yönelik planları olmasının yanında bunları gerçekleştirmek için çabası da sürüyor.

İnsan kaynakları profesyonellerinin pek sevdiği bir soru vardır. "İşi almanız durumunda 5, 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?" Stratejik planlar yapmayı adet haline getirmemiş ve görüşmeye gitmeden önce firma web sitesinde zaman geçirmemiş biri için cevaplanması zor bir soru. Özellikle de firmanın yapısını ve kadrolarını, iş listelerini bilmeden cevaplanması güç. Yükselmeyi ve şirkette kalıcı olmayı düşünüp, ileriye dönük uygun bir vizyon oluşturmayı düşündüğünüzü belirtebilirsiniz. Ancak şirket hakkında önceden yaptığınız bir araştırma ile ilişkilendirilmiş hedeflerinizden bahsederseniz, rakiplerinize göre önemli bir üstünlüğü yakalamanız işten değil.

Böyle durumlar için plan yapmaya, hedefler koyup gerçekleştirmeye yatkın bir düşünce yapısına sahip olmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Belki de bunun için düşünme şeklinizi değiştirmeniz gerekecek.

Bir kaç adımda hayatınızla ilgili kararlar vermek, planlar yapmak ve uygulamak için önerileri sıralayalım.

1- Kendinizi Tanıyın
İnsan değişmeyen durağan bir varlık değildir. Kendini geliştirir ve değişir. Bu arada kolay gibi görünse de kendini tanımak bir anda gerçekleşmeyebilir. Eğilimlerinizi, yeteneklerinizi, yetkinliklerinizi bilmek güzel bir CV oluşturmak için iyi olur. Diğer yandan sizi neyin mutlu ettiği, nelerden keyif aldığınız, neleri sevdiğinizi bilmek, eksik yönlerinizi tamamlamaya çalışıp beyninizi beslemek önemlidir.

2- Okuyun
Okumak başkalarının düşüncelerini ziyaret etmenizi sağlar. Okuduğunuz kitaplar dimağınızı zenginleştirip, olaylara bakış açınızı ve anlayışınızı geliştirir.

3- Tek başınıza uzun yürüyüşler yapın
Uzun ve ritimli (hızlı değil) yürüyüşler vücudunuzda adrenalin salgılanmasını sağlar. Adrenalin canlandırıcı etkisi daha berrak düşünmenize neden olur. Böylece geleceğe dönük planlar yapmanız, stratejiler geliştirmeniz kolaylaşır. Enerji harcayıp, vücudunuzu zorlamanız, mutluluk hormonu salgılanmasına neden olur. Mutlu insanlar daha olumlu düşünürler.

4- Küçük notlar alın
Aklınıza olmadık anda gelen ilginç fikirleri not alın. Teknolojinin nimetlerini kullanın, yürüyüşte alınıza gelen fikirleri ses kaydecinize ya da akıllı telefonunuzun dikte özelliği ile direkt olarak not alma uygulamanıza kaydedin, sonra aklınıza gelen fikirleri değerlendirirken kolaylık olur. Bu konuda Android cihazlarda Keep uygulamasını kullanabilirsiniz.

5- Günlük tutun
"Aman canım, benim başımdan geçen sıradan olayları, fikirlerimi kim ne yapsın?" demeyin. Uygarlık taş üstüne taş konularak adım adım yükselmiştir. Bir gün bir düşünceniz neden kelebek etkisi göstermesin? İster bildik bir deftere karalayın günlüğünüzü, isterseniz bir blog açıp, paylaşın düşüncelerinizi. Günün birinde belki bir kitap, belki bir roman yazarsanız, kullanacak malzemeniz olur. Olmadı, torunlarınız yokluğunuzda fikirlerinizi öğrenmiş olur fena mı?

6- Hedefler belirleyin
Geleceğe yönelik planlara ilişkin hedefler belirleyin. Örneğin işinizde yükselmek, üst düzey yönetici olmayı hedef olarak belirleyin. Bunu gerçekleştirmek için alternatif stratejiler ve a, b, c planları oluşturun. Bu hedefe varmanız ya da varmamanız çabalarınızın işe yaramasına ve biraz da şansa bağlıdır. Ancak bunların yararı, size bir görüş (vizyon) kazandırmasıdır. Vizyon oluşturma alışkanlığı diğer olgulara ve işinize bakışınızı geliştirip başarı için kolaylık sağlayabilir.

7- İyi bir insan olun
Başkalarına ve kendinize iyilik yapmaktan çekinmeyin. Elinizden gelen iyilikleri yapın. İyi olmak iç huzurunu getireceği için yaşam kalitenizi ve karar verme yetilerinizi olumlu yönde etkiler. Ayrıca akıl sağlığınız için de iyidir. İyi insanlar çevrelerine mutluluk, kötü insanlar ise mutsuzluk yaşatır. Kötü insanların çevrenize yaklaşmasını ve hayat enerjinizi emmelerine izin vermeyin.

8- Kaderci olmayın
Olan biteni kabullenip, sineye çekmek, varolan durumu değiştirmek için bir çaba göstermemenize neden olur. Bu durum gelişmeye ket vurulmasına neden olur. Kendini ve çevresini geliştirip iyileştirmeyen, yani kapasitesini kullanmayan insan, başına gelecek olumsuz durumları önleme gücünü elinden kaçırır. Siz dururken belki mevcut durumunuzu korursunuz ama diğerleri durmayıp ilerlemeye devam ederlerse bir süre sonunda geride kalırsınız. Bu devam ederse aradaki mesafe kapatamayacağınız kadar açılır. Başınıza hiç de hoşunuza girmeyecek işler gelebilir. Tarih böyle hikayelerle doludur. İnanmazsanız okuyun.

9- Akıntıya kapılmayın
Şiddetli bir akıntıyı hayal edin. Kendinizi, akıntıda sürüklenen bir kıymık parçası gibi nereye gittiğini bilmez bir halde bulmak istemiyorsanız, önceden önleminizi alın. Hayatınızın yönünü başkalarının belirlemesini beklemeyin. Kendi yönünüzü kendiniz belirleyin. Deneyip, başarısız olduğunuzda yılmadan başarıyı yakalayana kadar, hatalarınızı değerlendirip yeniden deneyin.

10- Farklı düşünün
Genelin düşünüş kalıplarının dışına çıkabilmek, alternatif çözümler üretmek için kafa yorun. Bir problemin farklı pek çok çözümü olabilir. En iyisini bulmak ise biraz pratik gerektirebilir. Eğer böyle alternatif çözümleri ortaya koymayı alışkanlık haline getirirseniz, gerek iş, gerek sosyal yaşantınızda başarı şansınızı artırabilirsiniz. En kötü durumların oluşması halinde bile bunu fırsata dönüştürebilen başarıyı yakalayabilir.

Planımızı nasıl gerçekleştirebiliriz?
Basit bir akış şeması şöyle olabilir:

Fikir > Analiz > Çaba ve Çalışma > Başarı

Fikir > Analiz > Çaba ve Çalışma > Başarısızlık > Analiz (neler yanlış olduysa, düzeltin) >  Çaba ve Çalışma > Başarı

20 Mart 2014 Perşembe

Sosyal Medya'da Kariyerinizi Berbat Etmemek İçin 12 İpucu


Dünyaya bir kez geliyorsunuz. Dolayısıyla, yaşayacağınız bir tek hayatınız var. Onu iyi değerlendirmek ve mahvetmemek de sizin elinizde. Sosyal medyada hayatınızın ve kişiliğinizin sanal aleme yansıması söz konusu. Kendinizi olduğunuz gibi başkalarına anlattığınız gibi sosyal medyada da düzgün bir görünüm sunmanız geleceğinizi ve kariyerinizi olumlu yönde etkileyebilir. Sizi takip edenler arasında gelecekte birlikte çalışma ihtimaliniz olan potansiyel ortaklar veya işverenler bulunduğu gerçeğini hiç aklınızdan çıkarmayın.

Merhaba,

Artık LinkedIn gibi sosyal ağlar giderek daha yaygın olarak işe alanlar tarafından takip ediliyor. Ayrıca işe alacakları adayların Facebook, Twitter hatta Foursquare profillerine bakmayı ihmal etmeyen İnsan Kaynakları çalışanlarının sayısı yadsınamayacak kadar fazla.

Unutmayın ki, özellikle kurumsallaşmış büyük bir şirkette işe başlamayı düşünüyorsanız, sosyal medya sizin şirket kültürüne uyup uymadığınız konusunda önemli ipuçları verir. Dolayısıyla almaya çalıştığınız iş konusunda sosyal medya profiliniz doğru kullanıldığında harika bir destekçi olabilir. Doğru kullanılmaması durumunda ise sosyal medya profiliniz gerçek anlamda her şeyi berbat edebilir!

Eğer çok ama çok istediğiniz bir işi kapmayı planlıyorsanız, sosyal medya profiliniz hakkında da durup düşünmeniz ve gerekenleri uygulamanız akıllıca olabilir.

Bakalım sosyal medyada kariyerinizi destekleyici neler yapabilirsiniz?

1- Kendinize çeki düzen verin!
Sabah ekmek almaya çıkarken bile saçınızı tararsınız, öyle değil mi? Tanıdık olsun, olmasın karşılaştığınız insanların gözünde ne kadar düzgün bir görüntü oluşturursanız o kadar iyidir. Yolda kiminle karşılaşacağınız belli olmaz. Aynı şekilde sosyal medya hesaplarınızda da olabildiğinde iyi görünmeniz yanında, paylaştığınız içeriklerin de düzgün olması önemlidir.


2- Görünüme Dikkat edin
Herkes CV'sini tam ve dolu olarak hazırlamanın faydasını görmüştür. Online özgeçmişlerinizi gözden geçirin eksik alanları dikkatle tamamlayın. Kısa ve anlaşılır bir anlatım kullanın. Laf salatası yapmayın. Olanları en güzel şekilde ortaya koyun. Olmayanları söylemeyin. Özgeçmişte boş kalmış alanlar işinizi de benzer şekilde eksik yapacağınız düşüncesini tetikleyebileceği için tehlikelidir.

Sosyal medya hesaplarındaki profilinizi temiz, anlaşılabilir bir dille, yazım kurallarına dikkat ederek doldurun. Ana yetkinlikler ve yetenekler kısımlarını kesinlikle boş vermeyin. Güçlü yanlarınızı öne çıkartın. Son zamanlarda başvurduğunuz işlerle ilgili yeteneklerinize dikkat çeken küçük dokunuşlar yarışta öne çıkmanızı sağlayabilir. Verdiğiniz tüm bilgilerin doğru, güncel ve diğer sosyal medya uygulamalarında yazdıklarınızla tutarlı olmasına dikkat edin. Düzgün ve güzel göründüğünüz bir fotoğrafınızı kullanın. Abartısız ama içten gülümsediğiniz bir fotoğraf dikkati üzerinize toplar. Kesinlikle selfie, yani kendinizi çektiğiniz telefon fotoğrafı kullanmayın. Üzerinizdeki giysiler ve fotoğrafı çektiğiniz ortam Facebook arkadaşlarınız tarafından beğenilse bile, kalkıp ayna karşısında ördek dudak yaptığınız fotoğrafınızı iş bulma sitelerindeki özgeçmiş veya LinkedIn için kullanmayın!

3- Övünmek İyidir
Hepimiz kendimizle övünmeyi severiz. Ancak abarttığınızda inandırıcılığı da kaybedersiniz. 

Ancak sosyal medyada, kişisel ve profesyonel hayattaki başarılarınızı öne çıkartmak iyidir. Habire başarılarınız ve yaptıklarınızdan bahseden iletiler göndermek değil burada kastedilen. Biraz yaptıklarınız ve kendinizle gurur duymak iyidir. Çevrenizin ve çalışma arkadaşlarınızın samimiyetle beğenip sizi tebrik ettiği başarılarınızın profilinizde görünür olması, hayalinizdeki iş fırsatını elde etmenize yardım edebilir. 

Başarı elde ettiğiniz görevleriniz hakkında küçük duyurular yapın.  Şirket politikalarının dışına çıkmadan belirli aralıklarla işinizle ilgili duyurular yapıp, elde ettiğiniz ilerlemeler hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunabilirsiniz. Konu ile ilgili referanslar ve linkler ile iletileri destekleyin.

Yine bu tür gönderilerde verilen bilgilerin gerçek ve doğru olması sizin yararınıza olacaktır. Bilgi çağında hakkınızda kolayca doğrulanacak bilgilere erişimin fazla da zor olmadığını aklınızda bulundurun!

4- Hep Ben, Hep Ben de Olmaz
Kendini beğenmiş insanlar ile kimse arkadaşlık etmek istemez. Dolayısıyla "övüneyim" derken, ölçüyü kaçırmayın. İş ile ilgili ilginç gelişmeler, haberler içeren paylaşımlar birlikte çalıştığınız insanların ilgisini çeker. İşiniz ile ilgili görüş alış-verişi yapılan sosyal ağlara katılın, görüşlerinizi dile getirin. Başkalarının görüşleri hakkında ölçülü ve dikkatli yorumlarınızı paylaşın.

İş ile ilgili konularda öne çıkmanız, kabul edilebilir görüşlerinizi dile getirip bir konunun tarafların bilgilenerek ve sorunun çözülerek değerlendirilmesine katkıda bulunmanız, işinize tutku ile bağlandığınızı ve olumlu çabalarınızı gösterir. Bunlar gelecekteki işvereninizin dikkatini çekebilir.

5- Güzel Bir Şey Söylemeyecekseniz Susun!
Hayatta karşılaştığınız durumlar karşısında sık sık serinkanlılığınızı kaybediyorsanız, bu huyunuzu düzeltmek için elinizden geleni yapın. Bu arada, sosyal medyada kendinizi tutmayıp bir durum veya birileri hakkında kötü sözler paylaşıyorsanız, bu sinirli, birlikte çalışması zor biri olduğunuzu düşünmelerine yol açacaktır. Hele terbiye sınırlarını aşan ifadeleriniz görülürse pek bir şansınızın kalmayacağını unutmayın. Hemen kendinizi sizi işe alacak kişinin yerine koyun. ağzı bozuk, nerede parlayacağı belli olmayan, kontrolsüz bir iş arkadaşıyla çalışmayı ister misiniz?

Tartışmalara girmek yerine mümkünse muhatabınız ile birebir görüşüp sorunu anlayıp çözme yoluna gidin.
Tartışmalardaki rolünüz önemlidir. Ortamı geren değil, sorunu çözen ve meseleyi halleden bir kişi görünümü vermeniz halinde, bunu gelecekteki işvereniniz olumlu olarak değerlendirecektir. Ortalığı karıştıran değil, iş bitiren biri olmanız kesinlikle tercih sebebidir. Uzlaşmacı olun!

6- Tehlikeli Sulardan Uzak Durun
Sosyal medyada kendinizi ifade etmek istiyor olabilirsiniz. Ancak unutmamanız gereken, Sosyal Medya sitelerinin hele hele iş bağlantılı sosyal ağların, içinizi döküp rahatlayacağınız yerler olmadığıdır. Özelikle siyaset, inanç ve futbol gibi aynı anda geniş kitlelerin hemfikir olamayacağı konuları işle ilgili sosyal ağlara taşımayın! İşvereniniz tuttuğu takıma hoş olmayan sözler söylediğiniz paylaşımlardan dolayı objektifliğini ve serin kanlılığını kaybedebilir.

7- Her Söylenene İnanmayın!
İnsanlara güvenmeyin demiyorum. Ancak her söylenene inanmak sizi içinden çıkılmaz bazı sorunlara götürebilir. Sadece söylenenleri dikkatlice düşünce süzgecinizden geçirip, doğruluklarını ve güvelinirliklerini değerlendirmeniz sizin için iyi olacaktır. Bir söze güvenip, verdiğiniz gizli bir bilgi yüzünden başınıza olmadık işler gelebilir. 

8- Halinizin Tercümanı Olmayan İçeriğe Dikkat Edin!
Ailenizin, dostlarınızın, iş arkadaşlarınızın görmesini istemediğiniz fotoğraflarınızı, filmleri sosyal medyada paylaşmayın. Sadece kendi paylaşımlarınızı da değil, arkadaşlarınızın sizin hakkında yaptığı paylaşımları dikkatle izlemeniz gerektiğini unutmayın. Bir eğlence sırasında içinde bulunduğunuz halin herkese görünür olmasının sonuçları pek de istenmeyen birtakım olayları başlatabilir. 

9- Şakalara dikkat edin.
Dostlarınız arasına çok hoş bulup, gülüp, eğlendiğiniz bir konu, sizi tanımayan kişileri ciddi bir biçimde rahatsız edebilir. Buna müşterileriniz, iş ortaklarınız ve işverenleriniz de dahil! Bu bağlamda, aslında paylaşmaya değmeyecek bir şaka, görsel, film gibi içeriklerde paylaş düğmesine basmadan önce bir kez daha düşünmenizde fayda var. Kalabalık bir insan topluluğunun ortasında kalkıp, "bu şakayı herkesin bana baktığı bir anda yapar mıyım acaba?" diye düşünebilirsiniz. Eğer buna samimi cevabınız evet ise o şaka herkesin rahatça gülüp, keyif alabileceği bir şeydir. Aksi halde paylaş düğmesinden uzak durun. 

10- Kaytarmayın!
İşte olmanız gerektiği saatte ilgisiz şeyler yapmayın. İnternet bu şekilde kaytarıp yakalanmış kişilerin hikayeleri ile dolu. Böyle şeyleri gizlemek zordur. Hele sosyal medya paylaşımlarında kendinizi ele verme ihtimaliniz varsa daha da zor. Sosyal medyada konum bildirimleriniz başınıza iş açabilir. İş saatinde sinemada, kafede, alışveriş merkezinde görünmeniz gibi.

Kimse görmez diye düşünmeyin. Böyle bir durum yüzünden sosyal medya üzerinden patronunuzdan fırça yemek, içinizdeki gerzeğin geniş kitleler tarafından fark edilmesine neden olabilir. Burada gelecek işvereninizin de yaşayacağı hayal kırıklığını yeniden dile getirmeye gerek yok sanırım.

11- Sevgi İyidir
Sıcak, hoş duygular yaşatan güzel bir anın paylaşıldığı fotoğrafları herkes sever. İş arkadaşlarınızla, müşterilerinizle, arkadaşlarınızla, işvereninizle böyle güzel fotoğrafları, filmleri paylaşmanızda hiç sakınca yok. Aksine, olumlu duygular oluşturduğu için hakkınızda çok iyi olabilir.

12- Başkalarının Paylaşımlarına İlgi Gösterin
Sosyal medya kazan-kazan taktiğinin en iyi işlediği yerlerdendir. Dostlarınızın, arkadaşlarınızın, takip ettiğiniz diğer kişilerin paylaşımlarına yorum yapar, beğenir ve yeniden paylaşırsanız onlar da size aynı şekilde yaklaşırlar. Dolayısıyla beğenmekten ve yeniden paylaşmaktan çekinmeyin. Zaten Sosyal Medyanın yuvarlanan kartopu etkisi böyle oluşur. 

Sevin, sevilin bu dünya kimseye kalmaz.

Sağlıklı ve mutlu kalın.

Bu satırları yazarken şu linkteki yazıdan oldukça fazla yararlandım ama kendimden de kattım. Bilginiz olsun.

25 Eylül 2013 Çarşamba

Linkedin Nedir?


Bir zamanlar çok belirgin çizgilerle birbirinden ayrılan Sosyal Ağ siteleri arasındaki ayrılıklar giderek belirsizleşiyor. Sosyal Ağlar daha çok kullanıcı toplama yarışında giderek birbirlerinden çok küçük ve neredeyse farkedilemez hale gelen detaylar ile ayrılıyorlar. Böyle bir yarışın kazananı olabilir mi?
Bu blog girdisini bu linkten dinleyebilirsiniz.
Merhaba, 

İş arama, bulma, yeniden arama süreçleri günümüz dünyasının vazgeçilmezleri arasında. Bu konularda çevreniz ne kadar genişse yeni bir iş bulup kendinizi günden güne geliştirmek ve daha iyi bir hayat yaşama şansını yakalamak mümkündür. Çevre genişletme konusunda sanal alemde ne yapılabilir düşüncesiyle 2002 yılında kurulan Linkedin sosyal ağ ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan bir yeni medya sitesidir.

İster istemez içerisine iş ve eleman temin etme gibi konuları da almıştır. Küresel özellikleri bulunduğu için kendi ülkenizin işgücü ile sınırlanmadan kullanıcıları arasından ilgi alanınıza göre geniş bir kesime ulaşabilirsiniz. 

Eski okul, çalışma arkadaşlarınızı buradan bulmanız mümkündür. Sosyal ağların yapısı gereği, arkadaşınızın arkadaşı, diğer sosyal ağlardaki bağlantılardan yakaladıklarınız derken, kendinizi geniş bir sosyal ağ içinde bulabilirsiniz. 

Bir dakika, bunu yapan Facebook değil miydi? Evet, aynen öyleydi ama Linkedin daha formel başlayıp geçirdiği metamorfozda Facebook tipinde bir şeye döndü. Öncelikle, 20 civarında dili destekliyor. İçlerinde Türkçe de var. Dolayısıyla, giderek daha çok Türk kullanıcı tarafından ilgi görüyor. Oyunları içinden çıkartırsanız Facebook ile Linkedin birbirine çok benzeyecektir. Başta da söyledim ya, giderek sosyal ağ siteleri birbirlerinin alanlarına giriyor diye. Sanırım yakında birinde ne imkan varsa, diğerinde de olacak.

O halde Linkedin'in farklarına değineyim biraz. Öncelikle kullanıcı davranışları sınırları belirginleştiriyor ya da ortadan kaldırıyor. Yani burada genellikle profesyonel konularda paylaşımlar yapılıyor. Gündelik siyasi, magazinsel konulara pek rastlamıyorsunuz. Dolayısıyla böyle konuları pek paylaşmıyorsunuz da. Söz gelimi CRM, yani müşteri ilişkileri yönetimi üzerine bir makaleyi okuduktan sonra beğenmişsem, altındaki sosyal medya ikonlarından mavi "in" yazan, yani Linkedin paylaşım tuşuna basıveriyorum. Gazete sitelerinde genellikle aklımın ucundan bile geçmiyor aynı tuşu kullanmak. Sosyal içerik paylaşımı konusunda, kullanıcıların tercihleri benim gibi midir bilemiyorum ama, hislerim ve davranışlarım bu sitede farklılaşıyor.

Hemen güzel bir yanına da değineyim. Bir başkasını nitelikleri nedeniyle övmek ve o niteliklerinden başkalarına bahsetmek, o kişiyi teşvik edici ve yapanı da alçak gönüllü ve takdir eden konumuna taşımaktadır. Bir süredir Linkedin, bu imkanı kullanıcılarına tanıyor. Siz özelliklerinizi yazıyorsunuz, profilinize gelen tanıdıklarınız da uygun gördüklerini onaylıyor. Sonuçta, başkaları tarafından onay almış, yetkinliklerinizden oluşan bir liste ortaya çıkıyor. Objektifliği tartışma götürür. Yine de, bir iş fırsatı için, böyle bir envanter, güzel referans olabilir. 

İlgi duyduğunuz alanlarda, haberleri ve deneyimleri paylaşmak işinize yarayabilir. Kariyerinizi yeniden yapılandırabilir, ağınız sayesinde belki yeni bir iş bulabilirsiniz.

İş ilanları vermek mümkün. Tabi belki de ilk iş ilanınızı hazırlarken sitenin gelir modeli ile tanışmanız söz konusu olabilir. Çünkü, iş ilanı vermek için bir bedel ödemeniz gerekiyor. 200 ülkeden, 225 milyondan fazla kullanıcısı olduğuna göre, verdiğiniz paranın karşılığını almanız mümkün belki, ama aynısını Facebook daha fazla kişiye ulaştırıp, üstelik bedavaya yapabilirse neler olur diye merak ediyorum.

Gelelim benim biraz kızdığım ama daha çok şaşırdığım, insan kaynakları sitelerine. Yıllardır önlerinde duran sosyal ağ sitesi örneklerine rağmen bu konuda dişe dokunur bir şey yaptıkları pek söylenemez. Ellerinde dev CV havuzları var. Ancak bu büyüklükte veriyi elde tutmak o veriyi değerli kılmıyor. Aksine, hızla elinizdeki CV'ler eskiyip değersizleşiyor. Büyük veriyi oluşturmak önemli ama içindeki değeri işe yarar kılamadıktan sonra, bunun fazla bir anlamı yok. Büyük veri, çöp yığınına verilen isim değil. İşe yarayan ve değer yaratıp, size de kazanç sağlayan veri, büyük veridir. 

Linkedin sunucuları, uzunca bir süredir yoğunluk nedeniyle sorunlar yaşamanıza neden olabiliyor. Umarım, yakın zamanda sunucu tarlalarını dünya üzerinde uygun yerlere dağıtarak, bu tür sorunları giderebilirler. Yeni Medyanın sosyal ağ siteleri, kendileri de gerçek anlamda ağın bir parçasını oluşturmak zorundalar gibi görünüyor. Facebook ve Google bu konuda iyi örnekler sergiliyorlar. Ancak onların ekonomik olanaklarına sahip olmak da pek kolay değil tabi.

İşin özü basit aslında. İster İnsan Kaynakları sitesi olun, ister Sosyal Profesyonel Ağ sitesi, yapmanız gereken basit bir şekilde iş arayan ile işgücü arayanları bir araya getirmek. Elde büyük veri olunca, bunu değerli ve kullanışlı kılmanın yolu, bu veriyi en iyi şekilde değerlendirmek ve tarafları buluşturmak için gereken başarılı site yönetimini yapmak. Bir insan kaynakları sitesi, "head hunter" yani kafa avcısı gibi davranmayı becerdiği ölçüde başarılı olabilir. Yani işe en uygun adayı belki de o adayın haberi bile olmadan bulup, tarafları birbirine bağlamadıktan sonra ağ olmamanın ne anlamı var?

Bakalım bunu önce kim becerecek?

Linkedin konusunda, özetle söylenebilecek şu. Her şeyden biraz bulabileceğiniz bir Profesyonel Sosyal Ağ sitesi. Tabi bu kadar karışıklığın içerisinde kendinizi kaybetmezseniz. İş bulma konusunda yeterliyseniz, zaten her ortamda iş bulursunuz. Gelir Modeli üzerinde yeterli düşünülmemiş ama belki de böylesi daha saydamdır. 

Profilinizi görüntüleyenlerin tam listesini görmek,
InMail ile istediğiniz kişiyle doğrudan iletişime geçmek,
Genişletilmiş profilleri görmek,
Daha fazla arama filtresi ve sonucu edinmek isterseniz aylık yaklaşık 100 lira ödemeyi göze almanız gerekiyor. Pek azımsanacak bir bedel değil. Ama "ödemeye değer mi", diyebilmeniz için bu siteyi kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor.

Başarılı bir iş hayatı ve sağlıklı günler dilerim.
----

Linkedin fazlasıyla ciddi geliyorsa bir de şunu izleyin!

Stajyerlerin flashmob etkinliği ;)

20 Eylül 2013 Cuma

Yeni Medya ve İnsan Kaynakları

Yeni Medya içerisinde, İnsan Kaynakları konusuna eğilen bir kaç site var. İşi İnsan Kaynakları olan sitelerin ise sosyalleşme konusunda beceriksiz ve gönülsüz olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bana sorarsanız, sosyal ağ siteleri böyle devam ederlerse, insan kaynakları alanını da Facebook'a kaptıracak gibi görünüyorlar.

Merhaba,

İnsan Kaynakları daha ilk zamanlarından beri sosyal ağları verimlik düşürücü ve işverenin ödediği bedelin karşılığını vermeyen, kendini bilmez personelin boş vakit geçirdiği, İnternet siteleri olarak görmüştü. 

Bunun karşılığında, işyerlerinde istenmeyen ve engellenen yerler listesine, tüm sosyal ağlar kolayca girdiler. Hatta daha ileri giden İnsan Kaynakları yöneticileri, işe alım süreçlerinde, değerlendirme aşamasında personelin Facebook ve benzeri sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarına bakıp, kişinin eğilimlerini kendince değerlendirme, profilini çıkartma gibi son derece subjektif uygulamalar bile yaptılar. Hala da aralarında eski kötü alışkanlıklarını sürdürenler olabilir. Tabi, sosyal mecralarda şirket politikaları oluşturulmaya başlayıp, olumlu geri bildirimler alınınca, bazı yaklaşımlar ister istemez rafa kalkmaya başladı. Şirketler, sosyal mecraların hayatın bir parçası ve satın alma kararlarını, şirket imajlarını doğrudan etkileyen yerler olduğunun farkına vardılar. Biraz geç olsa da en azından ortamı doğru değerlendirmek açısından atılan adımların olumlu olduğunu söylemek mümkün.

Sosyal Medya yönetimi ve ölçümü konusunda biraz ciddiyet, şirketlerin itibar yönetimleri ve reklam giderlerinde azalma sağladı. Ölçülebilirlik ve sonuçları kolayca görüp, değerlendirme konusunda ortaya çıkan kolaylıklar da eklendiğinde personele aktarılan bir Sosyal Medya yönetim planı sonrasında, engellenen sosyal paylaşım sitelerine erişim yeniden şirketlerin personeline sağladığı bir imkan olarak geri döndü. 

Zaman zaman, sosyal medya sitelerinde şirketlerinin ürettiği ürünler hakkında paylaşımda bulunan kullanıcıları da görür olduk. Daha da hoş bir durum da şu: Şirket personeli, hesaplarından yolladıkları e-posta mesajlarının altına, Türkçe ve İngilizce olarak yazılmış sıkıcı hukuki metinler eklenirdi. Artık bu metinlerin yerine, küçük ikonlarla şirketin sosyal mecralardaki linkleri ekleniyor.

Özetle, artık pek çok işyerinde sosyal ağlar lanetli ve engelli değil. Artık çoğu şirketin sosyal ağlar ile ilgili personele yönelik bir politikası var ve bu kurallar çevresinde sosyal mecraların kullanımı engellenmediği gibi aksine destekleniyor. Sosyal mecralar için, işe alım sürecinde hafiyelik ve işyerinde engellenen bir durumdan çıkıp, desteklenen bir hale gelmek için geçen süre 5 yıldan fazla değil. Bana kalırsa bu sosyal medya açısından bir rekor.

Sosyal medya politikası, şirketin itibar yönetimini destekleyen bir çalışan katkısını ortaya çıkartıyor. Bunun yanında, şirket hakkında yapılan sosyal medya paylaşımlarına açık bir kanal yaratarak önemli bir bilgi akışını da sağlıyor. Doğru değerlendirme süreçlerinden geçirilmesi durumunda, ürün geliştirme, pazarlama, satış konularında destek sağlaması mümkün. Reklam ve halkla ilişkiler konusunda da düzgün yönetilen sosyal medya politikaları şirkete artı puan kazandırabilir. Bilinirlik düzeylerinde önemli artışlar yaratabilir.

Sosyal medyada şirketlerin kullandıkları kurnaz ve ilgi çekici taktiklere değinmekte de yarar var. Reklam gibi olmayan ama bir şekilde ürüne ya da hizmete dikkat çeken ve başarılı yapılması durumunda düşük bütçelerle güzel tanıtım fırsatı getiren kampanyalar, artık oldukça tanıdık. 

Örneğin "viral" denilen uygulamalar bunlardan. Yeterince ilginç ve izleyenleri derinden etkileyip paylaşmalarına yol açan bir video çekip içerisine de, ürün veya hizmeti gizleyip, yayılması için sosyal mecralarda paylaşmak bir yöntem.

Viral, adından da anlaşılabileceği gibi paylaşımın, kullanıcıdan kullanıcıya aktarılması ile yayılımının aynen virüslerin kurbanlarına bulaşarak, bir anda dev bir salgın haline gelmesi anlamında kullanılıyor. Pek çok örneği var. Gelecekte de olacak. Viral salgınının başlatılması için pekala şirket personelinin sosyal ağlardaki hesaplarındaki paylaşımları güzel bir ortam sağlayabilir.

İnsan Kaynakları konusuna geri dönelim. İnternet'te iş ve eleman arama üzerine uzmanlaşmış pek çok kuruluş sosyal paylaşım sitelerini uzun süre İnsan Kaynakları yöneticilerinin mesafeli yaklaşımıyla, göz ardı ettiler. Bu arada önemli bir fırsatı da göremediler. Sosyal Mecralar, başlı başına iş ve eleman aranan yerler olarak bir potansiyele sahipti. Gözardı edilen ya da görülemeyen bu fırsat başka yatırımcıların İnsan Kaynakları ve sosyal mecraları birleştiren siteler kurmaları ile sonuçlandı. Bu tür sitelerden de bahsetmek istiyorum ancak başka bir zaman.

İyi günler dilerim.

21 Haziran 2013 Cuma

İş Hayatı İçin Sosyal Ağlar?



Sosyal medya olur da, içerisinde iş ağları, yeni işler geliştirme ve en önemlisi iş ve işgücü bulma çabalarının girmemesi düşünülebilir mi? Tabi ki hayır. Sosyal her ortama iş ile ilgili sohbetler nasıl giriyorsa, Yeni Medya'nın da olmazsa olmazı iş ile ilişkili sosyal ağlardır.

Merhaba,

Özellikle, Facebook ilk yayıldığı dönemlerden, günümüzden bir kaç sene öncesine kadar İnsan Kaynakları departmanları, sosyal ağlara şeytan icadıymış gibi baktılar.

Birkaç sene öncesine kadar, işyerinde sosyal ağlarda geçirilen zaman kayıp ve verimlilik azaltıcı olarak görüldü. Hatta birini işe alırken Facebook hesabında ajanlık yapıp, bilgi toplayan personel yöneticilerine de rastladık.

Önce Sosyal Medya'nın toplum üzerindeki etkisi fark edildi. Bunun şirket yararına nasıl kullanılabileceği değerlendirildi. Sonra şirketler konumlarını sosyal medya üzerinde sağlamlaştırmak için, şirket politikalarını gözden geçirmeye başladılar. İnsan Kaynakları süreçleri de, günden güne sosyal medyadan etkilenmeye başladı. Şirket içerisindeki ağda, erişimi kapatılan sosyal medya siteleri birer birer açıldı. Şirket personeline şirket sosyal medya politikası deklare edildi. Eğitimler verildi. Her çalışanın şirket için yeni medyada bir tanıtım merkezi olacağı üzerine odaklanıldı. Sosyal Medya kullanıcıları bir anlamda şirketlerin sosyal itibar yönetiminin bir parçası haline geldiler. Şöyle bir gözünüzün önüne getirin çalıştıkları şirketlerin ürünleri hakkında çeşitli paylaşımlarda bulunan arkadaşlarınızı. Gelecekte bu tür paylaşımlara daha çok rastlayacağınızı söyleyebilirim. "Hiç bir reklam bir arkadaşınızın tavsiyesinden daha etkili olamaz." desem sanırım kulağa daha tanıdık gelecektir.

Sosyal medya sitelerine artık değişik gözle bakmaya başlayan şirketlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek daha niş ve uzmanlaşmış bir ağ henüz doğmadı. Aslında ülkemizden bildiğim bir girişim var ama henüz yayına başlamadı. O yüzden henüz ondan bahsetmeyeceğim.

İş ile ilgili sosyal ağlar hangileri? Facebook gibi her türlü sosyal etkileşimi değil de sadece iş ile ilgili konuları bünyesine alan hangi sosyal medya siteleri var?

İşin ilginç yanı, size bahsedeceğim iki sitenin de adlarını söylemek biraz zor.

XING, bunlardan ilki. Almanya menşeli bir sosyal ağ. İş ve kariyer dünyası ana hedefi. Koptuğunuz eski arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınızla yeniden bağlantı kurmanızı ve yeni bağlantılar ile tanışmanızı hedefliyor. Diğer yandan kariyerinizde farklı açılımlar yaparak yeni işler bulmanızda da, faydalı olabiliyor. Bana kalırsa gelir modelini yanlış konumlandırıp, kullanıcılardan ödeme yapanlara daha fazla imkanlar sağladığı için, kendi önüne tökezleyeceği basamaklar koyan bir sosyal ağ girişimi. Ülkemiz için dil desteği var. Ancak çok yaygın olduğunu söyleyemeyeceğim.

İş arayanları da içine alan bir sosyal ağ türü olmasından, burayı kullananların ödeme yapmaları bana ters geliyor. Keza, Türkiye İş Kurumu Kanununa göre de iş arayan kişilerden para talep edilmesi mümkün değil. Dolayısıyla iş modelinde kullanıcılardan para almak olan böyle sitelerin, Türkiye'ye yönelik genişlemelerinde bu durumu da akıllarının bir köşesinde tutmaları gerekiyor.

LinkedIn Türk Kullanıcı pastasının iştah açıcılığına dayanamayıp Türkçe dil desteği vermeye başlayan ve giderek daha fazla kişi tarafından kullanılan bir ağ. Toplam 19 dilde kullanıcılara ulaşıyor. Burada da gelir modeli kullanıcıların yapacakları ödemeler sayesinde, ağın olanaklarından daha iyi yararlanması üzerine odaklanmış. Gelir modeli olarak, fazla başarılı bulmadığım bir yolda olduklarını söyleyebilirim. Ancak, diğer yandan, diğer İnternet devleri gibi geniş gelir modeli imkanları bulunmadığından başka türlü çare bulamamış da olabilirler. Eğer aylık ya da yıllık ödeme yaparsanız, kimler gelip profilinize bakmış diye merak ediyorsanız, öğrenebiliyorsunuz. InMail ile istediğiniz kişiyle doğrudan iletişime geçiyorsunuz. Kişilerin daha ayrıntılı olarak profillerine erişebiliyorsunuz. Daha fazla arama filtresi ve sonucu elde ediyorsunuz. Paralı faydalanma özelliğini bir yana koyarsanız, daha ciddi bir Facebook benzeri ağ ile karşılaşıyorsunuz. Yeni gelen paylaşım özelliği ile aynı Facebook'da olduğu gibi çeşitli konularda paylaşımlar yapabiliyorsunuz. İş arayıp, bulabiliyorsunuz, ancak iş gelip sizi bulmuyor. Oysa butik insan kaynakları dünyasında olduğu gibi bu kadar işlemci gücüne dayalı çalışan bir sosyal ağda insan işin kendisini bulmasını bekleyebilir. Sanal bir kafa avcısından bahsediyorum. Bu, iş odaklı sosyal ağlar için bir sonraki hedef olmalı bana sorarsanız.

LinkedIn oldukça karışık ve anlaşılmaz bir menü yapısı ve içerik dizilimi sunuyor. İş dünyasının Facebook'u gibi konumlandırıp, buna karşılık onun kadar çekici olamadığında da hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. Israrcı şekilde gelişmeyi sürdürmesi halinde bir başka sosyal ağ devi olması kaçınılmaz. Ancak gelir modeli ve kullanıcılara sunduğu imkanlar açısından bir gelişme olması halinde kullanımın artması ile ölçeğini büyütebilir. Şimdilik 200 milyondan fazla üyesi var ve bunun 70 milyondan fazlası Amerika Birleşik Devletlerinde. Kullanıcı sayısı artışı konusunda ise birinci sırayı Türkiye alıyor.

Facebook ve Twitter gibi ana hat sosyal medya sitelerindeki Türk kullanıcı sayısının büyüklüğü göz önüne alındığında LinkedIn kullanıcılarında en yoğun artışın ülkemizden olması normal. Bu artış LinkedIn'in doğru yolda olduğunun bir göstergesi sanırım.

Geleceğin sosyal ağlarında insan kaynakları konusuna daha çok ağırlık verilecektir. Bu nedenle Facebook ve Google gibi devlerin de günü geldiğinde bu alana da meyletmeleri mümkün görünüyor. Şimdilik hala gelişebilir olarak nitelendirebileceğimiz bu alan, yeni medyada daha da yayılmak ve büyümek için zamanını bekliyor sanırım.

Dizimiz devam edecek.

İyi günler dilerim.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

İşten Ayırma Süreci İçin Barışçı Çözümler Nasıl Uygulanır?


Pozitif kurum kimliğine kavuşmuş, profesyonelce yönetilen işletmelerde işten ayırma sürecini acısız ve taraflara zarar vermeden, barışçı yöntemle gerçekleştirmek neden iyidir?

  • İnsana verilen değer açısından içeridekiler ve dışarıdan bakanlar üzerinde olumlu etkisi vardır.
  • İşten ayrılan personelin yaşadığı sarsıntıyı (travma) azaltır.
  • Diğer çalışanların işten ayrılma kabusu ile stresli ve verimsiz çalışmalarının önüne geçer.
  • Uzun hukuki süreçler için yapılan masrafları azaltır.
  • İş barışını ve aidiyet duygusunu artırır.
  • Gelecek korkusu ile stresli çalışanları rahatlatır.
Peki işten ayırma ile ilgili ne tür uygulamalar gerçekleştirilebilir?


  • Öncelikle çalışanlar yetkinlikleri, yaptıkları iş ve konumlarına ve kıdemlerine göre değerlenmelidir (bir tür iş değerlendirmesi). 
  • Her çalışan için Bireysel Emeklilik çözümleri en baştan sağlanmalıdır (İşveren belirli oranda bir prim ödemesini yapar).
  • Kanuni gerekler yerine getirilmeli (kıdem ve ihbar tazminatı, kullandırılmamış izin karşılıkları vb.)
  • Kıdem göz önünde bulundurularak ek ödeme imkanı sağlanmalıdır (bunun için bir fon oluşturulup yönetilebilir).
  • Belirlenen konumlarda olan çalışanlara ek imkanlar sağlanabilir (Şef, Müdür, Genel M. Yrd., Genel Md. gibi)
Şüphesiz bu tür uygulamalar maliyet olarak bütçeye yansıdığı için firmaya yük getirecektir. Ancak bunun çalışan kalitesi ve mutluluğu açısından faydaları vardır. Örneğin bu uygulamalar sayesinde firma daha çok tercih edileceği için çalışan kalitesini artırmak kolaydır. Böylece en iyi personelle daha başarılı çalışan bir firmanın daha çok kazanacağı ve bu ek maliyetleri daha kolay karşılayacağı mantıksal olarak doğrudur.

Neler yapılabilir?

Örneğin şefinizi işten ayırıyorsunuz. Önceden belirlenmiş ek ödemelerle birlikte en azından 2 yıl kadar hayat standardını bozmadan geçinebileceği ödeme yanında, kullandığı telefon, bilgisayar güzel hediyeler olabilir.

Müdür için daha geniş bir paket içerisinde ek olarak kullanmakta olduğu otomobili hediye etmek düşünülebilir.

Profesyonel yönetimin aklının bir köşesinde tutması ve üst yönetime kabul ettirebilmek için baskılaması gereken ana düşünce: Kimsenin (üst yönetimdekiler de dahil) sonsuza kadar bulunduğu konumda çalışamayacağı ve bir gün işten ayrılma zorunda kalabileceğidir.

Biliyorum kulağa zor gibi geliyor, ancak belki de çok başarılı ve bir kurum için kaçınılmaz çözümlerden biri insan kaynağını devamlı yüksek motivasyonlu ve gelecek endişesinden uzak tutmaktır.

12 Ocak 2011 Çarşamba

İşsizlik Son Mu? Başlangıç Mı?


Özellikle ekonominin yapısal sarsıntılarının, krizlerinin bol olduğu dönemlerde, çalışan kesimin işsizlik problemiyle karşılaşması kuvvetle mümkündür. Piyango sizi de vurabilir. Kendinizi kötü hissetseniz de işsizlik her şeyin sonu değil. Aslında bir son değil! Bir başlangıç. Hatta, belki de yeniden doğuş için bir fırsat!

Kimi şirketler gerçekten krizden etkilenip sarsıldıkları için, kimi de "fırsat bu fırsattır" yaklaşımıyla işçi çıkartabilirler. Bazen de, görünmeyip yazılı olmasa da, şirketlerin "krizde ilk sepetlenecekler" listeleri vardır.

Kriz olmasa da, pek çok farklı nedenle firmalar işçi çıkartabilirler. Kurumsallaşmış, kariyer planlaması ve yaklaşımı olan işletmeler, işçi döngüsünü (işe giren çıkan oranı) düşük tutmaya çalışırlar. Bunun nedeni genel çalışma psikolojisinin olumsuz etkilenmesini önleyip, verimi yüksek tutmaktır. Ancak böyle bir firmada çalışmak gibi bir şansınız olmayabilir.

İşsiz kalmak, bireysel bazda pek de istenen bir durum olmasa gerek. Ancak durum değerlendirmesi yapmak ve geçmiş yanlış ve doğrularınızı değerlendirip deneyim haline getirmek için iyi bir şans olduğu da bir gerçek. Düzenli gelirin ve alışılmış hayat döngüsünün kırılıp sona ermesi sarsıcı bir durumdur. Daha önce pek de gözden geçirmemiş olduğunuz yol ayrımlarının farkına varmak ve birini seçmek için karşınızda bir fırsat durmaktadır.

Çalışırken cesaret edip denemediğiniz ve belki de tecrübe etseniz başarabileceğiniz, pek çok yeni imkan, eğer onları görmek isterseniz önünüzde durmaktadır.

Başarı ile aranızda duran tek engelin kendiniz olduğunu unutmayın. Görünmez duvarlarımızı kendimiz yaratırız. Eğer bir hedefiniz varsa ve başarmak istiyorsanız, kendinize engel olmayın! Öncelikle, kendinizle olan savaştan galip çıkın. Daha önce başardınız, bu defa da yapabilirsiniz.

Bir de şunu düşünün: Yeni bir iş, yeniden doğuş, yeni bir hayat anlamına gelebilir. Kendinizi gerçekleştirmek ve daha önce olmadığı kadar başarılı olmak için yepyeni bir fırsat. İşsiz kalmak, çok kötü hissetmenize, hayattan soğumanıza yol açmış olabilir. Ancak unutmayın hala soluk alıp verebiliyorsanız, daha önce gerçekleştirdiğinizden daha iyisini yapmak için pek çok fırsatınız olabilir. Düştüğünüz yerden kalkın ve yolunuza devam edin.

Yeniden doğuşunuzda ve yeni hayatınızda hiç ummadığınız kişilerden destek bulabilirsiniz. Bu nedenle çevrenizdeki insanları tanımak ve tartmak için de çok iyi bir fırsatınız olduğunu ve yeni yaşamınızda kimlerle yola devam etmeniz gerektiğini anlayabileceğinizi de aklınızın bir köşesinde bulundurun.


İşinizden ayrıldığınızda bir kapıdan çıkıp karanlığa düştüyseniz, çevrenizdeki ışık saçan diğer kapıları deneyin. Karanlık sizden korksun, siz karanlıktan değil.

5 Ocak 2011 Çarşamba

SGK Prime Esas Kazanç Sınırı ve Asgari Ücret - 2011


Demek ki artıp duran milli gelirden çalışan kesime bu kadar düşüyormuş. Başka söyleyecek bir şey yok.

**


Asgari ücret

16 Yaşından Büyükler (01.01.2011-30.06.2011) 796,50
16 Yaşından Büyükler (01.07.2011-31.12.2011) 837,00

16 Yaşından Küçükler (01.01.2011-30.06.2011) 679,50
16 Yaşından Küçükler (01.07.2011-31.12.2011) 715,50

Prime esas kazanç taban ve tavanları

Taban (01.01.2011-30.06.2011 Tarihleri arası) 796,50
Tavan (01.01.2011-30.06.2011 Tarihleri arası) Taban (x) 6.5 = 5177,25

Taban (01.07.2011-31.12.2011 Tarihleri arası) 837,00
Tavan (01.07.2011-31.12.2011 Tarihleri arası) Taban (x) 6.5 = 5440,5

Detaylı pratik bilgileri alomaliye web sitesinden inceleyebilirsiniz.

Ayrıca dilerseniz 2011 ilk altı ayı için daha detaylı bilgiyi burada, ikinci altı ay için detaylı bilgiyi burada bulabilirsiniz.

1 Kasım 2010 Pazartesi

İş Değiştirme'nin İncelikleri - 2


"İlelebet aynı işte çalışacak halim yok. Elbette iyi kariyer fırsatı olursa, değerlendirecek kadar profesyonelim" diye düşünebilirsiniz. Başka türlü pek çok nedeniniz de olabilir. Diyelim ki: Radar altında bir operasyonla bir başka iş buldunuz. Peki ne yapmalı da, kimseyi kırmadan, sinirlerinizi de bozmadan yeni işinize yumuşak olarak geçmeli?

Eski işinizi bırakıp yenisine başlamak söylendiği kadar kolay olmayabilir. Eski işvereninizle olan ilişkilerinizi kopartıp atmak çok akıllıca olmaz. En güzeli, kanuni ihbar önellerini de göz önünde bulundurarak gereken ve zamanında olan bildirimi yapmak, elinizdeki işi bitirmek ve uygun şekilde, uygun kimselere elinizdeki işleri ve işverenin talimatlarına uygun olarak görevinizi devretmektir.

Yeni işvereninize de durumu uygun şekilde açıklayıp, elinizdeki işleri devredip, sorumluluklarınız aktarmak için gereken süreyi söyleyecek olursanız, anlayışla karşılayacaktır. Aynı zamanda kendisini yüzüstü bırakıp gitmeyeceğiniz konusunda ilk sinyali de almış olacaktır.


Eski iş yerinizdeki bağlarınızı kopartmamak akıllıca olacaktır. Arada sırada eski işverenleriniz ile irtibata geçip hatırlarını sormak, hem iyi bir davranış şekli olur, hem de iş ağınızı canlı tutar. Kime ne zaman ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz. O nedenle köprüleri atmamak iyidir. Aynı şekilde eski iş yerinizdeki arkadaşlarınızı da unutmamanız size bir şeyler kaybettirmez.

İş ağları demişken, şüphesiz en kuvvetlisi yüz yüze tanıdığınız, birlikte çalıştığınız kişilerle kurduğunuz ağlardır. Ancak günümüz teknolojisini de kullanmamanız için bir neden yok. Bu iş için, açılmış sosyal iş ağı sitelerine üye olabilirsiniz. Xing, Linkedin gibi siteleri kullanmanızı öneririm. İş kolunuza yönelik uzmanlaşmış iş ağı siteleri de yararlı olabilir. O nedenle, işinize özel ağ siteleri varsa muhakkak onları da kontrol edin.

27 Ekim 2010 Çarşamba

İş Değiştirme'nin İncelikleri


Araştırmalar göstermiştir ki: çalışma hayatında 5-6 yıl sonunda görevinizde ya da yerinizde bir değişiklik olmaz ise verimlilik düşer. Sonuç itibariyle iş veriminin düşmesi ile iş tatmininin düşmesi de bir arada gerçekleşir. Dolayısıyla yeni bir iş aramak ve bulmak böyle bir durumdaki kişi için doğal bir süreçtir.

Burada dikkatli olunması gereken, yeni bir iş bulunana kadar çalışma arkadaşlarınıza ve yönetici ve/veya patronunuza durumun çaktırılmamasıdır. İşten ayrılmayı aklınıza koymuş olsanız da, işyerinizde bunu bilen birileri varsa, iş arama sürecinizin uzaması halinde, birden bire kendinizi işten çıkarılmış bulabilirsiniz. Belki de işten ayrılmaktan vazgeçebilirsiniz. Ancak bir kez hakkınızda "işten ayrılacak" düşüncesi oluştuysa bunu değiştirmek mümkün olmayabilir.

Yeni iş için öncelikle iş ilanlarını sıkı bir şekilde takip etmeniz gerekir. İnternetteki iş arama sitelerini de kullanabilirsiniz ancak bu sitelere ve işverene kendinizi buldurma gibi "atom parçalama" zorluğundaki işlere girmek yerine yakın çevrenize başvurabilirsiniz. Sosyal Ağlar işinize yarayabilir. Daha da iyisi bir referans bulup müstakbel işverenlerle ya da insan kaynakları yöneticileriyle yüzyüze görüşmeler ayarlayın. Girişken olmanız size avantaj kazandırabilir.

Bir öneri: kriz dönemlerinde ya da işsizliğin tepe yaptığı dönemlerde "yeni iş bulma" gibi radikal bir karar vermeden önce çok iyi düşünün.

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...