
Yollar özellikle Roma zamanında çok önemli bir işlevi yerine getirmişti. Mallar bu yollardan geçerek kolayca yeni pazarlara ulaşmış, Bilgi de bu yollardan kaynağı olan doğudan yola çıkarak batıdaki cehaleti yenmiştir. Daha da önemlisi, yollar sayesinde pek çok yer ele geçirilmiş ve yönetilmiştir. Yollar sayesinde sadece insanlar, ordular, mallar değil, bilgi ve düşünceler de yolculuk yapabilmiştir. Oysa 300 kilometre gidip gelmeme rağmen, ben ve aracın yer değiştirmesinden başka bir şeyin olmaması can sıkıcı. Neyse ki yapmam gereken işlerimi halletmiş olmak yolculuğa bir anlam kazandırdı.
Felsefe neden uygarlığın temelidir?
Batı medeniyetinin temelleri doğuda atılmıştır. Klişe gibi dursa da "Işık doğudan yükselir" yani aydınlanmanın kaynağı doğudur, sözü bunu ifade eder. Anadolu, Çin, Hindistan, Arap Yarımadası, Mısır ve Afrika uygarlık aşamalarında bilginin yüceldiği ve bu günkü insanlık birikiminin temellerinin atıldığı yerlerdir. Aralarında etkileşimin olduğuna dair ipuçları tarih araştırmacılarının buluşları arasındadır. Felsefenin temellerini atan pek çok batılı düşünürün eğitimlerini Eski Mısırda aldığına dair bilgiler bulunmaktadır Platon bilimin merkezinde, Eski Mısır'da eğitim almıştır.

Üniversiteler Neden Özerk Olmalıdır?
Bir ülkede sayıca çok üniversite olması bir anlam ifade etmiyor. Şantiyede beden gücü gerektiren işlerde çalışan, üniversite mezunu çalışma arkadaşlarımız var. Demek ki, üniversiteler bir şeyi yanlış yapıyor. Üniversite İlk ve orta öğrenim (hadi lise diyelim) üzerine aslında hayata hazırlanmış bireye bir adım ötesine eğitim vermelidir. Üniversite bireye bilimsel düşünme yöntemini içselleştirme için yol gösterici olmalıdır. Düşünmeyi ve araştırmayı öğrenen birey bu altyapı sayesinde, geri kalan konularda kolayca ilerleyebilir. Sosyal bilimler, fen bilimleri ancak bilimsel düşünme yetisini elde eden bir bireyin bilgi üretmek için kullanabileceği donanımı sağlayabilir. Kapısında Üniversite yazan bir eğitim kurumu, eğer gelişmiş ve bilgi üreten ülkelerdeki benzerleri ile eşdeğer kabul edilmiyorsa verdiği diplomalar da değersiz ve kabul görmeyen kağıt parçaları olmaktan öteye gidemez. Bir ülkede ne kadar üniversite olduğundan çok, ne kadar bilim üretildiği önemlidir. Tabloid Gazetelerde yer alan İngiliz, İsviçre, Alman bilim insanları haberleri gibi başka ülkelerde de sizin üniversitelerinizde görev yapan bilim insanlarının her konuda yaptıkları araştırma sonuçları yayınlanmıyorsa, ülkedeki eğitim politikasından sorumlu olan insanlar durup, nerede yanlış yaptıklarını anlamak için düşünmeyi öğreten bir üniversiteden mezun olmalılardır.Bilim Neden Önemlidir?
Bir ülke bilim üretmeden, bunlarla bağlantılı olarak teknoloji ağırlıklı üretim yapmadan, Dünya içerisinde dikkate değer bir yere gelemez. Propaganda balonları ile şişirilen görüntü ancak bir yere kadar sürdürülebilir. Ekonomi bir bilim dalıdır. Kuralları üç aşağı beş yukarı bellidir. Bu oyun ancak bu bilimin ışığında oynanırsa taşlar yerine oturur. Örneğin, propaganda ile veriler gözardı edilebilir, sözde bağımsız kuruluşlar müdahale edilmiş sonuçlar açıklayabilirler. Ancak sabunlanmış veriler dünya ekonomisinde sizin ülkenizin yerini hak ettiğinden farklı bir yere konumlandıramaz.
Adalet Mülkün Temelidir!
Önceki Cumhurbaşkanlarından Rahmetli Turgut Özal, konuşmaları yapmadan önce, özenli danışman editörler kullanmadığından sık sık irticalen konuşurdu. Oysa ki onun zamanında da Amerikan başkanları prompter kullanmadan konuşmamaya özen gösterirlerdi. Gözünden kaçmış olmalı. Yine böyle bir gün, ülkedeki liberalleşme hakkında konuşurken "Adalet Mülkün Temelidir", o mülk özel mülktür demişti. Büyük ihtimalle Hazreti Ömer tarafından söylenmiş olan (Söz Atatürk'e de ait olabilir ama doğru sözün kim tarafından söylendiğinden çok ifade ettiği anlamına bakmalıyız), mahkeme duvarında çok görebileceğiniz bu sözdeki mülk aslında Devlet, idare edilen ülke anlamındaydı. Yine de bir anlamıyla Özal haklıydı. Adalet mekanizmasının iyi işlemediği yerlerde girişimcilik, önemli bir risk ile karşı karşıyadır. Bir uyuşmazlık halinde adalet mekanizmasının hatalı işlemesi ihtimali, hem yerli, hem yabancı girişimci için bir ülkeyi yatırım açısından sorunlu hale getirir. Bu durumda yatırım yapacak çok paranız olması halinde riskinizi azaltmak ve belki de daha düşük maliyetle kredi bulmak için ülke dışına çıkmak daha rasyoneldir. Dolayısıyla adalet sisteminin evrensel doğrulara yakın işlemesi, ona güven duyulmasını ve ülke ekonomisinin güçlü olmasını sağlar. Büyük ekonomik sıkıntılarda para ve sahipleri güvenli limanlara sığınmak ihtiyacını biraz da bu yüzden duyarlar. Ömür kısa olsa da, mal canın yongasıdır. Ülke zenginlerinin yurt dışına çıkmalarını analiz ederken bu bakış açısı doğru değerlendirme yapmaya yardımcı olabilir.Özgür düşünce ve bilim neden evrensel ahlak olmadan işe yaramaz?
Daha önce denenmiş ve hüsranla sonlanmış, İkinci Dünya Savaşına neden olmuş Almanya örneği ortada dururken, akılcı hiç bir ülke, öyle hayali söylemlerle yönetilemez. Benzer yanlış yöntemleri kullanarak doğru bir sonuca varmaya çalışmak sadece zaman ve emek kaybıdır. Hitler, yollar yapmıştır. Ancak o yollarda yolculuk eden halkın bilimsel sağduyu ve insancıl değerler ile hareket etmesinin önüne ket vurmuştur. Atom bombasının teknolojisine vakıf bilim insanlarının kullanabileceği bir bombayı hiç bir zaman Hitler'in hizmetine sunmamış olmaları bir rastlantı mıdır? Üstelik söz konusu olan o dönemin en değerli ve bilgili bilim insanlarına sahip olan ülke olan Almanya! Hani uzaya açılan yolun taşlarını hem ABD hem de Sovyetler Birliğinde mümkün kılan Alman bilim insanları. Atom bombasını yapanlar kimler mi? Robert Oppenheimer, David Bohm, Leo Szilard, Eugene Wigner, Otto Frisch, Rudolf Peierls, Felix Bloch, Niels Bohr, Emilio Segre, James Franck, Enrico Fermi, Klaus Fuchs ve Edward Teller. İçlerinde ne kadar da çok Alman soyadlı bilim insanı var değil mi? Bu rastlantı olabilir mi? Ben pek öyle düşünmüyorum.Yaa işte böyle. Cezayir'de bir otobanda giderken, böyle şeyler geçti aklımdan ben de sizlerle paylaştım.