Gerçek anlamda ölüm ve sonrası ile ilgili elimizde bir veri olmadığı için burada ele alınacak konu ezoterik (içrek) anlamda ölüm ve diriliştir. Dolayısıyla fiili anlamda "ölümden sonra, bana ne olur?" sorusunun cevabını bu yazıda bulamazsınız. Bu yazıda mükemmel insan olma hedefi ile yola çıkan yolcunun kendini geliştirme aşamalarından biri olan eski yaşantısına ve bilinç düzeyine veda edip, farklı bir düşünce durumuna geçişle ilgili konular ele alınacaktır.
1- Öldüm, Dirildim
Pek çok inanç sisteminde ölüp yeniden dirilen kahramanlardan söz edilir. Ezoterik öğretiler sembolik ölüm ile adayın mevcut yaşamında bulunduğu uyku halinin bitip yeni bir bilinç düzeyine erişmesini temsilen yaşarken ölüp, dirilmesini sağlar. Bu durum öğretiye katılma ve bir başka düzeye erişme sırasında tekrar edilebilir. Ölüm ve diriliş aslında birer semboldür.
2- Ölümü Deneyimlemek
Ölüm anladığımız bir olgu değildir. Bilinç ile ödüllendirilmiş insan, öleceğini bilmek ile de cezalandırılmıştır. Beklediği ölümden sonrasını düşünmek yüzünden bir çıkar yol aramamak da son derece insanca bir yaklaşımdır. Ölümün nasıl olduğunu deneyimlemek ve dönüp bunu diğerleri ile paylaşmak mümkün değildir (ölüme yakın deneyimlerden bahsetmiyorum). Ancak gerçeğe giden bir yolculuğa çıkmak için mecazi anlamda ölümü yaşamak iyi bir başlangıç olarak kabul edilmiştir. Ölüm sembolünde kimi zaman bir mezarda, bir tabutta, karanlık bir mağarada ya da loş bir odada ölüm sembolü ile yolcuya aslında yaşamakta olduğu hayatta karanlıklar içerisinde olduğu alegorik olarak ifade edilmektedir. Az sonra karşılaşacağı aydınlık ise yolcunun yeniden doğarak (dirilerek) yeni bir bilinç düzeyine geçmesini sembolize eder. Aslında yolcu henüz yolun başındadır ama yola çıkmıştır işte. İlerlemek ve kendini geliştirmek (kişisel gelişimcilerin sevdiği tabirle kendini yeniden yaratmak) tamamen kendisine bağlıdır. Kimi yolcu çok ilerler, kimi ise bir kaç adım. Hangisi olursa olsun başladığı yerde değildir artık.
Berk Yüksel'in de dile getirdiği gibi:
"Ezoterik inisiyasyon; bireyde, varlığın bir alt aşamasından bir üst aşamasına geçişini ruhsal olarak gerçekleştirmeye yönelik süreçtir"(1). Ölümü deneyimlemek bu nedenle aslında sürecin başlangıcı anlamına gelmektedir.
3- Cehennem Azabı
Cehennem ile hayattaki günahların karşılığının bedelinin ödenmesi sembolik olarak betimlenir. Aslında burada, günahların bedelinin ödenmesi sembolizması ile kişinin aydınlanması ve yeni bir bilinç düzeyine erişmesi durumu vardır.
4- Aydınlanmak ve aydınlatmak
Ezoterik anlamda aydınlanmak kişisel bir deneyim ve eğitim gerçekleştirmektir. Kapasiteniz kadar ediniminiz olur. Bilgiyi, onun için çaba harcamış ve hak etmiş yolcu özümseyebilir. Örneğin İnternet pek çok içerik ile doludur. Yeterli depolama kapasitesine sahipseniz tüm bu bilgileri elde edebilirsiniz. Ancak bu bilgileri değerlendirebilecek algoritmalara (nasıl yapılır bilgisine) sahip değilseniz tüm bu bilgi işinize yaramaz. İnternetin ilk arama motorları (Altavista gibi) bu nedenle çöp sonuçlar ile kullanıcıyı yormuşlardı. Yolun başında kalakaldılar. Google ise bu işte algoritma geliştirerek ilerlemeyi becerdi. Bu nedenle artık sadece tek kelime ile aram yapsanız da aradığınızın bir coğrafi yer mi, yoksa bir araba modeli mi olduğunu kişiselleştirilmiş verileri de katarak anlayabiliyor. Aradığınız satın alınabilecek bir şey ise size fiyatlarını gösteriyor. İşte aydınlanma da salt bilgi edinme dışında bu bilgiyi iyi ve doğru için kullanma halinde bir anlam kazanıyor.
5- Bilgiye Ulaşmanın Bedeli
Adem ile Havva mutlu mesut yaşadıkları cennetten yasak meyva yedikleri için kovulmuşlardı. Buradaki meyvayı yiyen Adem ve Havva sonsuz bilgiye erişmişlerdir. Kurthan Savaşçın bu durumu şöyle anlatır:
"Eva veya Havva bakire anlamına gelir yani saf varlık anlamındadır. Âdem ise ilk veya ölüm anlamına gelir. İlk varlığın Ölümle tanışması yani yeniden doğum sembolizması çok net ifade edilmektedir. Bu saf varlık yılan tarafından kandırılır. Yılan tüm ezoterik öğretilerde yeniden doğumu ve bilgiyi sembolize eder. Ancak bu kere ölüm yaşarken devrededir. Yani Eva, Eje, Ece veya Havva yaşarken Âdem yani ölümle tanışmış ve yılan yani yeniden doğmuştur"(2). Burada bilgiye erişmenin bedelinin ağır olabileceği anlatılmıştır. Farkındalık belki de cennette olmaktan bile önemlidir. Yolcu büyük bedeller de ödese gerçeğe doğru gitmek için bulunduğu bilinç düzeyinden kurtulmalıdır.
6- Yüzleşmek
Sembolik anlamda ölüp yeniden doğmak için önceki yaşamınızı gözden geçirmeniz gerekir. Farklı bir bilinç düzeyine geçebilmek için bulunduğunuz durumu anlamanız gerekmektedir ki bunu değiştirme gücünüz olsun. Korkut Keskiner bunu şöyle ifade etmiştir: "Dikkat edilecek faktörler, süjenin kendi hayatını bilinci açık olarak kendisinin görmesi ve yüzleşmesi, ve açılan dosyanın, yargısızca, yerel ve güncel doğrulardan bağımsız olarak, o tekil deneyimin seçimleriyle düzeltilmesi"(3). Pek çok inanışta ölümden sonra yaşarken yaptıklarınızın değerlendirmesi yapılır. Buna göre nasıl bir insan olduğunuz ölümden sonraki hayatınızı belirleyecektir. Belki de hepsinde heniz ölmeden kendinizle yüzleşip, geçmişinizi düzeltmek ve daha iyi bir insan olmanız için gizli bir mesaj verilmiştir. Öyle ya, yaşarken düzelmek varken son anınıza kadar günah işlemenin sonra da gidip cehennem azabı işlemenin mantığı nerede? Gerçeğe ulaşmak için yola koyulmak varken, neden düzelmeyesiniz? Bunun için ölüm ya da hesap gününü neden beklenir? İşte yaşarken ölüp, eski hayatınızı değiştirip yeni bir aydınlığa uyanmak için kendinizle yüzleşmek bu yüzden önemlidir. Yolcu gerçeği öğrenmek için çıktığı ve belkide bitmeyecek bu yolculuğu boyunca kendinle yüzleşmeye devam edecektir. Hedef erişilemez ya da hayali de olsa yolcu hedefine ulaşmak için gerçekten ölene kadar attığı her adımda hep daha iyi olacaktır.
7- Bu işin anahtarı hep gözümüzün önünde mi yoksa?
Ölmek ve yeniden doğmak pek çok inancın içerisinde ortada duruyor. Ancak biz bunu yanlış anlıyor ya da hiç anlamıyor olabilir miyiz? Belki de, inanç sistemlerinin aslında ne anlatmak istediklerini ortaya çıkarmayı hedefleyen öğretiler gerçeği bulmanın yolunu biliyordur. Serdar Öktem bu konuda şöyle demiş: "Mısır inisiyasyonu, Pisagor inisiyasyonu, Kabala, Tasavvuf, Bektaşilik, Gül Haç Cemiyeti, Masonluk vb. bize ölümlerimiz arasında ölüme doğru giden yolda yaşarken edinmemiz gereken deneyimin anahtarlarını veriyor olabilirler mi? Yani bütün bu kurumlar ölmeden ölmenin yolunu bize öğretiyor ve tarihin çok derinliklerinden gelen bir ana bilgiyi zihnimize nakşediyor olabilir mi acaba? Ruhumuzu ışığa giden yolda eğitmemiz için gereken sabrı, basireti, itidali, aklın kuvvetini bize sembollerle mi veriyorlar dersiniz?"(4). Bazen detaylarda kaybolur insan. Ancak biraz geriye çekilip tüm içeriği birlikte değerlendirme imkanı bulduğunuzda hep gözünüzün önünde duran yalın gerçeği bulabilirsiniz.
Yarın yeni bir yaşama uyanmanız ve aydınlık için çıktığınız yolculukta kaybolmamanız dileğiyle.
Dipnot:
(1) Berk Yüksel, Ezoterik İnisiasyon, 09.07.2007,
http://blog.milliyet.com.tr
(2) Kurthan Savaşçın, Ezoterik Öğretilerde İkinciler, 01.06.2015,
http://savascin.com
(3) Korkut Keskiner, Ölmeden Önce Ölmek, 22.03.2016,
http://www.felsefetasi.org
(4) Serdar Öktem, Ölüm, 23.03.2017,
http://www.felsefetasi.org