17 Mart 2015 Salı

10 Madde Oku Hayatın Değişsin - 4


Hayata dair küçük elkitabı tefsirine davam edeceğim ama önce bir yaşanmış olay aktarmak istiyorum.

Kadın mandıranın kapısından içeri girer. Satıcı onu tanır, bir kaç gün önce "nasılmış bakalım" diye bir kilo taze kaşar peyniri alan kadındır gelen.

Satıcı karşılama faslından sonra sorar. Taze kaşarı nasıl buldunuz diye. Kadıncağız ne diyeceğini bilemediğinden midir bilinmez, kaşar süt kokuyordu pek beğenmedim der.

E ama teyzem, ne kokacaktı ki kaşar peyniri? Diyemez satıcı. Dolayısıyla işte size numaralanmamış tavsiye. Soruyu cevaplamadan önce iyice düşünün. Her satın aldığınız şeyi beğenmemek zorunda değilsiniz. Taze kaşarın, Alplerde işlenmiş eski kaşar gibi olması da mümkün değil. Biraz olumlu olmanız bir şey kaybettirmez.

Peki, geçelim tefsire:

1- İlk kez tanıştığın insanlara ne iş yaptıklarını sorma. Onlarla ahbaplığını etiketlerinden bağımsız başlat. Eğer servet avcısı değilseniz uzun zamandır görmediğiniz kişilere de pek böyle şeyler sormayın. Karşınızdaki kişinin yaptığı işle değil, kendisi ile arkadaş olacaksınız. Burada hemen dikkat de çekmek istiyorum. Sizle tanışır tanışmaz ya da uzun süredir görmediğiniz eski bir arkadaşınız daha ilk sorularında nerede çalıştığınızı, ne kadar kazandığınızı soruyorsa oradan arkanıza bakmadan uzaklaşın. Çünkü bunu, bir insana baktığında kendine has bir kişilik değil, cüzdan gören tipler yapar.

2- Yeni arkadaşlar edin ama eskilerin de kıymetini bil. Her insan bir başka dünyadır. Ne kadar çok arkadaşınız olsa o kadar iyidir. Ancak uzun süredir yanında olan, arkadaşın olan insanları zaman zaman arayıp görüşmek iyidir. Hem birlikte olmadığınız zamanlarda ne kadar değişmiş gelişmiş olduklarını görürsün hem de onların tecrübelerinden yararlanırsın.

3- Bir sırrın sorumluluğunu arkadaşına vermeden önce iyi düşün. Aslında kimi sırları kafanın içerisinden çıkartmamak yararlı olabilir. Ancak eğer dayanamayıp paylaşmak istediğin bir konu olduğunda arkadaşının bu yükü taşıyıp kimselere vermeyeceğinden emin misin düşün. Eğer fazla önemli olmayan bir konu ise en azından bir arkadaşını daha iyi tanıman için bir fırsat olabilir. Sırlar, onları öğrenmeyi hak etmeyen kişilerin elinde değersiz ve anlamsız kalır. Önemsiz de olsa bir sırrı onu elde etmeyi gerçekten hak eden kişiler dışında kimselerle paylaşma. Çok merak ediyorlarsa her şeyi İnternet'ten öğrenebilirler zaten. Ama gerçeği görmek için sırrın anlamını kayrayacak düzeyde ve yetkinlikte olmak şarttır.

4- Arkadaşına borç para verirken ihtiyatlı davran. İkisini de yitirebilirsin. Bu kimi zaman o kadar da kötü olmayabilir. Zaten arkadaşının o paraya senden çok ihtiyacı varsa vermemek arkadaşça olmaz. Ödeyemezse nedenini bilirsin ve bu onu kaybetmek için bir neden olmaz. Ama imkanı olmasına rağmen borcunu geri ödemeyen biri arkadaşın değildir.

5- Kimse tek başına başaramaz. Sana yardım edenlerin hakkını teslim et ve onlara minnet duy. Zaten benciller genellikle fazla da yükselemezler. Büyük başarılar ancak takım oyunuyla gerçekleşebilir. Büyük liderler neyi nasıl yapacaklarını bilmenin yanında, neyi yaparken kimlerden destek alabileceğini doğru belirleyenlerdir. Böylece enerjini başka alanlarda kullanma şansın olur. Kimse her şeyi kendi yaparak bir büyük organizasyonu işletemez. Zaten bu yüzden büyük ölçekli oluşumların faaliyetlerini çok sayıda insan sürdürür. Diğer yandan başsız tavuk da ancak belirli bir süre hayatını sürdürebilir.

6- Senden çok fazla ya da çok az parası olanlarla para konuşma. Aslına bakacak olursanız eğer iş ya da alışveriş yapmıyorsanız paradan bahsetmek kabalık olarak algılanabilir. Para konuşarak değerinizi kimsenin gözünde yüceltmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Para MAL değişimi için bir araçtır. Geldiği gibi, gider de dolayısıyla eğer kendi değerinizi ne kadar para sahibi olduğunuza ilişkilendirirseniz bu oynak değeriniz aslında pek bir anlam taşımaz. Karşınızdakinin ne kadar paraya sahip olduğunu bilmenin bir yöntemi olmadığına göre en iyisi arkadaşlarınızla para konuşmamaktır.

7- Birisi hapşırdığında “çok yaşa” de. Kökeni pagan ve şaman dönemlerine dayanan ve hapşırıldığında ruhun burundan kaçıp gideceğine dair bir batıl inançtan kaynaklanan bir davranıştır. Gerçekten hapşırma sırasında beyin kanaması, felç geçirme ihtimali vardır. Böylesi durumlarla karşılaşan atalarımız bu iyi dilekle böyle bir kötü sonun önüne geçmek istemişlerdir. Hristiyanlar da hapşırdığınızda tanrı korusun derler. Büyük ihtimalle kökeni benzerdir. Kökeni bir yana bu söz karşınızdaki önemsediğinizi ve ölmesini istemediğinizi belirten hoş bir takıntıdır. Zararsız ve sevimlidir.

8- Onlar için hoş birşeyler yaparak düşmanlarını dost edin. Kendisine saygısı olan insan başkalarına iyilik yaparken cömert olmalıdır. İşe yaramasa bile düşmanlıkları bitirmek için elinden gelen her şeyi yap. Unutma ki çevrende düşmanlar yerine dostların bulunması güvenlik duyguna katkıda bulunur. Herkesten kötülük ve düşmanlık umuyorsan ve bekliyorsan belki de bu konuda profesyonel tıbbi yardım almanın zamanı gelmiştir.

9- Bir arkadaşın ya da sevgilin hastalandığında umut ve olumlu düşünmenin etkili bir ilaç olduğunu unutma. Modern tıp pek çok konuda başarılı olurken iyi moralin vücudun savunma sistemin yaptığı katkı bu etkiyi güçlendirir. Zaten olumsuz ve umutsuz düşüncelere sahip insanlar kendilerini bir şekilde hastalıkların pençesinde daha kolay bulduklarına ilişkin yakın çevrede pek çok örnek varken neden kötümser ve olumsuz olasın ki?

10- Tanışmak istediğin birine gülümseyerek yaklaş ve kendini şöyle tanıt: “adım Adam Brown, sizinle şimdiye kadar tanışma zevkine sahip olamamıştım”. Öncelikle adınız Adam Brown değilse kendi adınızı ve soyadınızı söylemekte yarar var. Sonrası zaten karşınızdakinin sizinle ilgili düşüncelerinin nasıl olduğuna bağlı ki bunu da tanışmadan bilmeniz mümkün değil. Dolayısıyla mantıklı ve dozajı iyi ayarlanmış bir gülümsemeyle birlikte yapılırsa sempati toplama ihtimali yüksek bir yaklaşım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...