23 Mayıs 2014 Cuma

Sezgi ve Sanrı


Bir çıkarım sizi gerçeğe ulaştırıyorsa ona sezgi, gerçek dışında herhangi bir yere ulaştırıyorsa ona sanrı denilebilir.

Aslında son sözü önceden söyledikten sonra bahsedecek bir şey kalmamış olması lazım ama yine de konuyu açayım.
Sezgi, özellikle ezoterik öğretilerde çok önemli bir yer tutar. Ezoterik öğretilerde öğrenci bir bilgiye sahip olabilmek için onu haketmelidir. Bir bilgiyi haketmenin yolu ise onu anlayabilmek için gerekli altyapıyı oluşturacak diğer bilgileri edinmek ve hazmetmektir. Buna günümüzde eğitim diyoruz. Eğitim, öğretim sonucu kişinin aklında kalanlardır.
Bu yazıyı izleyebilirsiniz.
Günümüzde bilgiye ulaşım için geçmişe oranla inanılmaz imkanlar bulunmaktadır. Örneğin 1. yüzyılda bir dağın tepesindeki mabet dışında bulunmayan bir bilgiye ulaşmak için harcadığınız gayret düşünüldüğünde günümüzde bilgisayarın başına geçmek ve bilgiyi edinmek için Google araştırması yapmak son derece kolaydır. Bu erişim kolaylığı kuşkusuz bilginin değerini düşürmez. Ancak gerekli altyapısı olan birey için kendini gerçekleştirme yolunda büyük bir kolaylık sağlar.

Bu defa da dev bir bilgi denizinde doğru ve sizi gerçeğe ulaştıracak çıkarımlar yapabilecek bilgiye erişim için bir zorluk söz konusudur. Günümüz insanının önündeki en büyük engel bu bilgi denizinde doğru bilgiyi bulmak ve içselleştirmektir.

Aslında tarih boyunca doğru bilgiye ulaşmak zor olmuştur. Aktaran insanlar bilgiyi kimi zaman kendi düşünceleri ve ideolojileri doğrultusunda çarpıtmış ve bu enfekte olmuş bilgiyi aktarmışlardır. Bunun sonucunda büyük bir zaman ve bilgi kaybı dışında, insanın kendini gerçekleştirmesi için aşılmaz duvarlar örüldüğü düşünülebilir.

Gerçek, onu arayan için önemlidir. Belki de bu nedenle herkesin kendi gerçeği bulunmaktadır. Evrensel gerçek bu nedenle ulaşılması zor bir hedeftir. Yine de bu yolda ilerliyor olmak da önemli bir gelişmedir.

Geçmişte, gerçeğe ulaşmak için bozulmuş ya da gizlenmiş bilgilerin arasında doğru olanları bulup içselleştirmek ciddi bir öğrenme süreciydi. Bu bakımdan günümüzde de önemli bir değişiklik yoktur. Pek çok bilginin arasından doğru olanları bulmak ve öğrenmek zorlu bir yolculuktur.

Doğru bilgiye dayanmayan çıkarımlar bizi içinden çıkılmaz durumlara yöneltebilir. Dünyanın düz olduğu ve ufuktaki son noktaya ulaşıldığında aşağı düşüleceği düşüncesi buna güzel bir örnektir. Şüphesiz gözleme dayalıdır. Ancak yanlışlaması yapılmamış ve bilimsel gözleme ile tekniğe dayalı olmayan, üstelik bir de inançlar ile sıkı sıkıya sarılmış doğmalar hayatınızı çekilmez hale getirebilir.

Bir uzay gemisine atlayıp, kendi gözlerinizle dünyayı 500 kilometre yukarıdan görmeye imkan bulunmasa da eldeki bilgiler ve yapılacak gözlemler ile doğruyu bulmak için sezgisel düşünme yararlı olur. Nitekim pek çok insan tarih boyunca bunu başarmış, dünyanın düz olmadığını anlamışlardır. Şüphesiz bunda bilgiyi edinmek, gözlem yapmak ve ardından sonuca ulaşmak etkili olmuştur. Bilimsel yöntemin bu sürece katkısı, elde edilen sonucun nihai değil, yeni bilgiler ve gözlemler ile yalanlanabilir olmasını getirmiştir.

Sanrıda durum biraz daha farklıdır. Sanılarak ulaşılan sonuç kolaylıkla yalanlanabilir. Ancak yanlış bir şeye inanmış, düşünmeyen toplulukları bu düşüncelerden uzaklaştırıp gerçeğe yöneltmek sanılanın aksine oldukça zordur.

Hazır bir dünya görüşüne inanmak, gerçeği aramak gibi zorlu ve kimine göre gereksiz bir yolu seçmekten çok daha kolaydır. Üstelik göreli olarak güvenlidir de. Ancak "böyle durumlar, benim dışımda kimin için fayda getirir?" diye sorgulamaya başlayan insan birey olma yoluna girdiğinde kaçınılmaz çatışmalar doğacaktır.

Dogmalar bu nedenle sorgulanamaz. Sorgulandıklarında zayıf yönleri ortaya çıkar. Gerçek karşısında ise genellikle yıkılırlar.

Gerçeğe yapılan yolculuk kendi iç dünyanıza doğru olsa da, sanal bir google arama sonuçlarına doğru olsa da, dünyanın bir ucunda, dağın tepsindeki bir mabede doğru olsa da, bir ihtiyaçtır. Sezgi, bu yolculukta yardımcı olabilir, sanrı ise sizi olmadık yerlere götürür. Aradaki fark, bu kadar yalındır aslında.

Yolculuk, hedefe hiç varılamayacak olsa da, hatta sizi diğerlerinden bir arpa boyu ileri taşısa da gereklidir. Güvenli sularda diğerleri ile birlikte kalıp, size verilenle yetinirseniz mutlu olabilirsiniz. Sürüden ayrılıp gerçeğe bir yolculuk yapabilirseniz, birey olursunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...