2 Aralık 2013 Pazartesi

Ne Olacak Sosyal Medyanın Hali?


Hızlı tüketiyoruz. Fast food toplumu olduk. Sanırım sırada bekleyen tehlike obezite! Belki de daha kötüsü. Sosyal ağlar da bundan nasibini aldı. Artık beğenip, sesimizi çıkartmıyoruz. Uzun yorumlar ise genellikle kavgalara ve yaralamalı saldırılara neden oluyor. Sahi ne olacak bu sosyal medyanın hali?
Eğer bu yazıyı benim sesimden dinlemek isterseniz buraya tıklayın.

Merhaba,

Sosyal medya artık 140 karaktere sığan düşüncelerle ve tek tuşa tıklayarak gösterilen beğenilerle öne çıkıyor. Zaten öyle birkaç paragraftan uzun yazıları da okuyamıyoruz. Sanki her şey fazla yüzeysel gibi sosyal medyada öyle değil mi? Bu kadar çabuk tüketip, birkaç kelimelerden oluşan sloganları hayatımızın anlamı olarak tanımlayınca, bir kaç söz bardağı taşıran son damlalar olabiliyor. Adeta, birbirimizi anlamak için değil de, birbirimizle kavga etmek için iletişim kuruyoruz. Sahi, ne oluyor bize? Birbirimize destek vererek ilerlemeye çalışan bir toplumken, birbirimizi yok etmeye çalışan, sinir dolu bir topluluğa mı dönüşüyoruz? Daha az okuyup, daha az eğitim alıp, daha fazla sosyalleşmenin sonucu, kaçınılmaz anlaşmazlıklar mı? Sosyal medya, acele tüketilip, doğru dürüst hazmedilmeden, sonunda da göbek yağları gibi birikip, rahatsızlık yapmaya mı başladı?

Geçen gün, sosyal medyada kavga eden iki kişi hakkında haber gündeme geldi. Bir kahve dükkanı önünde buluşmak için sözleşen ikili, arkadaşları ile birlikte olay yerine gelip, tartışmış ve birbirlerini bıçak darbeleriyle yaralamış. Yeni medya'da görüntüleri ile tespit edilmiş bu üzücü olay. Ardından bir kişi hastanede hayatını kaybetmiş. Diğerleri ise şimdi demir parmaklıklar arkasındalar. Kim bilir, belki de kavga etmeseler, bir kaç ay sonra tekrar yazılanları okuduklarında gülüp geçecekleri bir konu, ölümle son buldu. Sosyal medya mı suçlu, yoksa bizler mi?

Biz de genellikle geniş kitleler tarafından kullanan mecralar kimi zaman hoş, kimi zaman da böyle üzücü olaylara neden olur. Sanırım, toplumsal yaşantımızın kaçınılmaz gerçeklerinden biri de bu. Sosyal medya, sanal da olsa hayatın içerisinde önemli bir yere erişiyor. Yaşamlarımızı değiştiriyor, kimi zaman da bitmesine neden oluyor.

Hep bu benzetmeyi yaparım. Yineleyeceğim. 1980'li yılların ilk yarısında başlayan halk telsizi salgını aynen sosyal medyanın günümüzde yaptığı etkiye benzer bir toplumsal sarsıntı yaratmıştı. Orada da tanışıp, evlenenler olduğu gibi, kavga edip birbirinin hayatını karartan kişiler de olmuştu. Ancak şüphesiz telsiz, önemli bir yatırım gerektiriyordu. Dolayısıyla yayılması o kadar kolay olmamıştı. Sosyal medya ise öyle değil, neredeyse nüfusun yarısının Facebook'da hesabı bulunuyor. Belki de sosyal medyanın bu kadar ölümcül olması biraz da bundan. Özellikle genç nüfusun neredeyse tamamının sosyal medya erişimi var. Üstelik akıllı telefon ve tabletlerle neredeyse her an yanlarında olan bir iletişim aracı. Sosyal medya da bizim toplumumuzdan kopuk olamayacağına göre, toplumda ne oluyorsa orada da oluyor.

Elimizden geldiğince yaşanan bu üzücü olayı analiz etmeye çalışalım. Normalde, birbirini tanıyan insanlar karşılıklı olarak çeşitli nedenler ve tarafların özelliklerinden dolayı birbirine karşı olumsuz düşünceler ve duygular besleyebilir. Bu doğaldır. Okulda rekabet ettiğiniz ve bir ölçüde tanıdığınız insanlarla çekişebilirsiniz mesela. İşin saçma olan kısmı, birbirini tanımayan kişilerin, birbirleri ile anlık yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle kavga etmeleridir. Üstelik birbirlerini tanısalar, kavga etmez, belki de son derece iyi anlaşırlar. Garip olan tanımadan, birbirine düşmanlık duymaktır. Bu yüzden yol vermediği için birini öldürüp, hapislere düşen insanlar gerçeği bizim toplumumuzda yaşanır. Oysa, bir an için mantıklı düşünüp, yol isteyen birine "vardır bir zorunlu durum ya da bir bildiği" diye yolu vermek akılcı bir yaklaşımdır. Yoksa, inat üzerine toplumsal bir yaşam tesis edilebilir mi?

Sosyal ağlarda, tanımadığınız kişilere karşı, son derece saygılı ve ölçülü olmanız gereklidir. Yazı ile iletilen görüşler genellikle tam olarak o an hissedilen duyguları yeterince iyi yansıtamaz. Her ne kadar gülücükler ve somurtma işaretleri eklense de, karşı taraf sizi kolayca yanlış anlayabilir. Bunları önlemek için, daha saygılı ve anlayışlı olmakta fayda var. Aksi taktirde, memleketimizde sosyal ağlardaki ilişkiler ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.

Kavgasız ve huzurlu günler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Simurg

Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak isimlendirilen efsanevi kuşlar bana göre aynı adrese çıkan küçük farkları olan bir tür kültürel i...