31 Mayıs 2008 Cumartesi

Arayınca Bulmak, Aranınca Bulunmak; SEO Nedir?

Aranınca bulunmak bir sitenin sahibinin en çok istediği durumdur. Ancak bunu sağlamak için dürüst ve bilinçli şekilde hareket edilmemesi halinde İnternetin karanlık dehlizlerini boylamak işten bile değildir... İnternet, ilk zamanlarda şimdiki kadar yaygın ve bol siteli falan değildi. 1990'lı yılllarda birkaç firmanın web sitesi vardı. Bir kaç müze ve kütüphane İnternette bulunmayı önemli sayardı. Üniversiteleri de buna katarsanız, işte size 10 yıl öncenin interneti. "Arama makineleri" deseniz tek tük, bir iki deneme yapılıyordu, ama aradığınızı bulduğunuz pek olmazdı. Bazen aradığınız İnternet'te olmadığından, bazen de arama makineleri elin eşeğini ıslık çalarak arayan yabancılar gibi olduklarından. O dönemlerden kalma kişisel sayfası sahibi olma eğilimi günümüzde yerini blog yazmaya bıraktıysa da halen pek çok kişisel sayfa varlığını koruyor. Ancak gelecekte, kullanım kolaylığı nedeniyle sosyal ağlar blog sitelerinde yazanları bünyesine katabilir. Yeni İnternet kullanıcılarının hatırlamakta güçlük çekebilecekleri, belki de hiç duymadıkları bir arama makinesi, o 90'lı yıllarda tek seçenek sayılırdı. Altavista'dan bahsediyorum. İnternetin ilk zamanlarında bir konuyu arayıp bulmak gerçekten beceri gerektiriyordu. Bir yeni site yaptığınızda ise onlarca arama motoruna bu siteleri kaydettirmek için uğraşmanız, hiç anlamıyorsanız birkaç on doları bu işi sizin adınıza yapacak webmaster'lara ödemeniz gerekirdi. Arama makineleri, neyi nerede aradığını bilemeyen acemi internet kullanıcılarına hitap ederdi. O dönemlerde kullanıcılar bookmarklarını paylaşır, hatta bunun için siteler bile yapılırdı (şimdiki dizin hizmetinin atası sayılırlar). Deneyimliler ise direkt olarak adresi akıllarından web tarayıcılarına giriverirlerdi. Ancak internet büyüyüp de Ciğerci Naci bile İnternette yer almanın doğru olduğunu görünce, işler biraz karıştı doğrusu. Artık birşey arayıp bulmak için ciddi, iyi düşünülmüş teknolojilere ve yerelleşmeye ihtiyaç vardı. Google, günümüzde bunu kısmen de olsa başarmış görünüyor. Hatta gelecek bu arama motorları teknolojisinin sonunu o kadar parlak göstermiş olacak ki Microsoft kalkıp Yahoo'ya reddemeyeceğini düşündüğü bir 44.6 milyar Dolarlık bir teklif bile götürdü. Yahoo bu teklifi zor da olsa geri çevirdi. Böylece günümüzün lideri Google'a gün doğmuş oldu. Tek başına tüm internetin indeksini 3 yedekli tutan dev birkaç sunucu havuzu ve reklam geliri destekli trafiği yönetmesi ile internetin bir köşesinde durup gelen geçenden para kazanmaya ve kazandırmaya daha da bir rahat devam etmeye başladı (%62 lik paya sahip Google'ın takipcisi olan Yahoo %40 larda, Microsoft ise %10 larda arama pazar payını ellerinde tutuyorar.) Bu durumda sitelere yönelen trafik büyük ölçüde arama motorlarından gelmeye başladı. Doğal olarak bu konu üzerine de eğilmek gerekti. Sitenizin arama motorlarından daha iyi trafik alabilmesi için arama motorlarına en iyi imkanları sağlamak için bir işkolu ortaya çoktı. Bu kavram şimdilerde genellikle seo (Arama Motoru Optimizasyonu) olarak literatüre yerleşti. Seo konusunda detaylı bilgi için bu linkteki foruma göz atabilirsiniz. Aranıp da bulunmak istiyorsanız ve bu size para kazandıracak bir durum ise muhakkak bu işlerden anlayan bir uzmandan destek almanız ya da oturup arama motoru optimizasyonu konularını incelemeniz iyi olacaktır. SEO ile ilgili bir iki öneri işinize yarayabilir. 1- Sitenizin trafiğinin ne kadarının arama motorları üzerinden geldiğini inceleyin. 2- Sitenizi görünür kılın. Örneğin tamamen salt flash ile yapılmış bir sitede arama motorları içerik bulamayacaklarından indeksleyip trafik göndermeleri söz konusu olamayacaktır. 3- Sitenizdeki sayfaların daha fazla okuyucuya ulaşmasını istiyorsanız çok gerekmedikçe, üyelik, şifre gibi şeyleri bırakın. Örneğin, günlük gazete iseniz üyelere satış yapıp içeriğinizi kapatacağınıza açık hali ile alacağınız trafikten elde edebileceğiniz reklam gelirini kıyaslayın. 4- Siteye trafik çekmek için cinlikler peşinde koşmayın. Oradan buradan kesip yapıştırarak alacağınız içerik başınıza iş açabilir. Bu işi deneyip yapan pek çok site olduğundan arama motorları da bu konuda karışık algoritmalar ve bazen de bir operatör denetimi ile sitenizi bulunamaz hale getirebilirler. 5- Sitenize verilen dış linkler son derece önemlidir. Abartmadan, belli sayıda sitenizle ilgili düzgün başka sitelerden ve bloglardan sitenize verilecek linkler ile arama sonuçlarında üst sıralara çıkabilmeniz mümkündür. Aman link sitelerinden uzak durun! Kaş yapayım derken göz çıkartmayın. 6- Bir içerik özgün olarak ilk yayınlandığı sitede indekslendiğinde, arama motorlarında adeta o siteye patentlenmiş olur. Bu içeriğin kopyalanması ve başka yerlerde kullanılması halinde arama motorları bu durunun farkına varabilecek teknolojiye sahip hale geldiklerinden bu cinlik sitenize pahalıya mal olabilir. Arama motorlarını yanıltmak herşeye rağmen mümkün olabilir. Ancak arama motorlarını da devamlı olarak bu gibi durumlar için iyileştirdikleri aklınızın bir köşesinde bulunsun. 7- Sitenizin iç haritasını oluşturup arama makinelerinin anlayabilecekleri formatta site içine yerleştirmeniz bulunurluğunuzu artıracaktır. Arama teknolojileri her ne kadar hayat kurtarıyor olsalar da ticari bir kaygıları bulunması nedeniyle bu işi ancak gerektiği kadar yapıyorlar. Halen daha hızlı olmasını dilediğimiz arama teknolojisi gelişiminden çok uzaklardayız. Ancak Microsoft'un bu konuya günden güne daha çok eğilmesi bu teknolojinin daha da hızlı gelişmesi için itici güç olabilir. 2009 ve sonrasında göz kamaştıran arama teknolojileri ortaya çıkar diye beklemek yanlış olabilir, ancak günden güne daha kolay kullanılabilien ve daha doğru sonuçlar getiren arama makineleri görebileceğimizi düşünüyorum... Sağlıcakla Kalın,

1 yorum:

Yatay Zeka

Bir süredir Suno.com (#reklam değil) ile oynuyorum. Önce bir Eurovision taşlaması rock şarkı yaptım . Aslında öylesine pek ne yaptığını anla...